14. Hukuk Dairesi 2018/549 E. , 2018/3104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.07.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK"nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, İİK"nın 121. maddesi gereğince aldığı yetki belgesine dayanarak davalı borçlu ...’in borcundan dolayı Elbirliği Mülkiyetine konu 178, 203, 439, 442, 444 parsel sayılı taşınmazlarda ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk kararda davanın kabulü ile satış suretiyile ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
...’in temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2013-3260-2013/4684 E-K sayılı ilamı ile ... ve ... mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiğinden söz edilerek bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; Mahkemece, davanın kabulüyle, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir.İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir.Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; Dava konusu 178 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/97- 2011/642 E-K sayılı 10.06.2011 tarihinde kesinleşen ilamı ile, ...’e aidiyetine karar verildiğinden, mahkemece; 178 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinden elde edilecek paranın % 40,50 sinin ...’e kalan kısmının payları oranında paydaşlar arasında paylaştırılmasına karar verilmiş ise de; bilirkişi raporlarına göre muhtesatların toplam bedele oranı %37 olarak belirlenmiş araziden düşecek pay ile %40,50 olacağı belirtilmiştir. Davalı muhtesat sahibi ...’e düşen arazi payının muhtesat oranına eklenmek sureti ile bulunan oranın muhtesat sahibine verilmesine karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece; Bilirkişi raporlarında muhtesat toplam bedele oranlanarak, ne kadarın arza ne kadarının muhtesat düştüğü belirlendiğinden; Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Taşınmazlarda 3402 sayılı Kanunun 22/A maddesi gereğince uygulama yapıldığından taşınmazların yeni parsel numaraları aldığı anlaşılmakla, eski parsel numaraları üzerinden kurulan hükmün infazı kabil olmadığından, yeni parsel numaraları üzerinden hüküm kurulması gerekirken bu hususun da gözetilmemesi doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.