
Esas No: 2020/8379
Karar No: 2022/445
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/8379 Esas 2022/445 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/8379 E. , 2022/445 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Sakarya İli, Karasu İlçesi, Denizköy Mahallesi, kumluk arsa vasıflı 3306 parsel sayılı 86.512 m² yüzölçümlü taşınmazın 12.487 m²'lik kısmının, 3351 parsel sayılı 89.032 m² yüzölçümlü taşınmazın 8.625 m²'lik kısmının Karasu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1988/250 Esas, 1992/41 Karar sayılı kararı ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile tapusunun iptaline karar verildiği, kararın 30/09/1994 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 21/02/2012 tarihinde makul süreden sonra açıldığı anlaşılmaktadır.
Karasu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1988/250 Esas, 1992/41 Karar sayılı kararı ile davacılar adına tapuda kayıtlı taşınmazların 12.487 m² ve 8.625 m²'sinin tapusunun iptaline karar verildiği, kararın 25/03/2008 tarihinde infaz edilerek bu kısımların tapudan terk edildiği anlaşıldığından davacıların uğradığı zararın TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tazmini gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin 25/07/2017 tarihli 2014/6673 numaralı kararı gereği, 18/11/2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi kapsamında dava açılabilmesi imkanı sağlayabilecek Anayasa Mahkemesi’nin belirtilen hak ihlali kararı dikkate alındığında, eldeki davanın 21/02/2012 tarihinde, Yargıtay HGK’nın 18/11/2009 tarihli kararı ile oluşan iç hukuk yolu itibariyle, makul süre içinde açıldığının kabulüyle işin esasına girilerek dava konusu taşınmazlar arazi niteliğinde olduğundan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazların sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edildikten sonra, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri ilçe tarım ve orman müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir metodu ile değerlendirme tarihi olan 21/02/2012 tarihindeki gerçek değerinin -davacılar zararının- belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 20/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.