7. Hukuk Dairesi 2015/2781 E. , 2015/10846 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Kavak Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 25/09/2014
Numarası : 2011/245-2014/313
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı davalıların asıl işveren/alt işveren olduğu İş Kanununun 2/6. maddesi gereğince Aktau Kazakistan Şantiyesi inşaatında 20/10/2007 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını ve 19/11/2007 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını, çalışılan süre zarfında ücreti de dahil olmak üzere fazla mesai ücret ve hafta tatili ücretlerinin de ödenmediğini, bildirerek ödenmeyen ücret, fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının iş akdinin fesih tarihi olan 19/11/2007 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Davacı dava dilekçesinde sabah 07.00 ve akşam 19.00 saatleri arasında çalışıp fazla mesai yaptığını ancak fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Dinlenen davacı tanıkları davacının fazla çalışma yaptığını, sabah 08.00"dan akşam 18.00"e kadar çalıştığını, günde 1 saat yemek molası verdiğini, 1 ayda 2 kere hafta tatili kullandıklarını beyan etmişlerdir.
Mahkemece davacının günlük çalışma süresinin 9 saat olduğu, bir aylık çalışma süresi içinde iki hafta 7 gün, 2 hafta 6 gün çalışma yapıldığından;7 gün çalışılan haftada fazla çalışma süresi; 63-45= 18 saat ve 6 gün çalışılan haftada fazla çalışma süresinin; 54-45= 9 saat çalıştığı ve bu şekilde davacının aylık fazla çalışma süresi; 36+18=54 saat olduğu kabul edilmiş ve davacının hafta tatili alacağı talebi de ayrıca hesaplanarak hüküm altına alınmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda haftada 7 gün olan çalışmalar için tüm çalışma süresi 63 saat olarak belirlenmiş bundan 1 saat ara dinlenmesi ile yasal haftalık 45 saat çalışma süresi düşülerek haftalık 18 saat fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Davacı işçi aynı zamanda hafta tatili ücreti talep etmiş olup, mahkemece sözü edilen hafta tatili çalışmaları da ayrıca hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Fazla çalışma hesabında dikkate alınan haftalık çalışma süresi içinde hafta tatilinde yapılan normal çalışmalara da yer verilmiş olmakla, hafta tatili çalışması hem fazla çalışma içinde hesaplanmak hem de ayrıca hafta tatili ücreti hesabı yapılmak suretiyle mükerrer yararlanmaya imkan verecek şekilde isteklerin kabulüne karar verilmiştir. Fazla çalışma alacağının hesabı sırasında hafta tatilindeki normal çalışma süresinin de dikkate alınması hatalı olup kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde davalılara iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.