17. Hukuk Dairesi 2016/7170 E. , 2019/2769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığı, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ..."un ise araç maliki olduğu, sürücü ..."in kullandığı aracın 07.12.2010 tarihinde davacıların murisi ..."a çarparak ölümüne sebebiyet verdiği bu nedenle 6.000,00 TL maddi 190.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; olay günü aracı ile normal hızda seyir halinde iken müteveffanın hatalı ve tam kusurlu olarak koşarak karşıdan karşıya geçmeye çalışması sırasında meydana geldiğini, dava dilekçesinde belirtilen hususların tamamen gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve alınan kusur raporları doğrultusunda; maddi tazminatın sigorta şirketi tarafından karşılandığı anlaşıldığından maddi tazminat yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Anne için 20.000,00 TL, davacı Baba için 20.000,00 TL davacı Kardeş için 10.000,00 TL manevi tazminatın 07.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesinden kusur raporu alındığı ve bu kusur raporuna göre sürücü ..."in % 75 kusurlu olduğu, vefat eden ..."ın % 25 kusurlu olduğu belirlenmiş ve maddi tazminat yönünden bu oranlar esas alınarak rapor alınmıştır. Ceza yargılaması sonunda davalı sürücü ..."in TCK 85/1 ve 22/3 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş ise de kararın Yargıtay 1.ceza Dairesi temyiz incelenmesi üzerine eylemin olası kast ile gerçekleştirildiği gözetilerek davalı sürücünün TCK 85/1 ve 22/2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiğine karar verildiği ve kararın 06/04/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine (818 Sayılı BK’nun 53. maddesi) göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır.(H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı). BK 53 (TBK 74) maddesi uyarınca ceza yargılamasında "olası kast" belirlemesinin hukuk hakimini bağlayacağı, ayrıca H.M.K 226 maddesi uyarınca kusur belirlemesi hakimin ihsiyatifinde hukuki bir husus olduğu gözönüne alınarak davalı sürücünün tam kusurlu olduğu kabulüne göre yeniden hesap raporu alınması ve gerçek maddi zararın belirlenmesi gerekmektedir. Davalı ... şirketi tarafından davacıya 30/12/2011 tarihinde 32.113,70 TL TL ödeme yapılmış olup, taraflar son duruşmada ödeme doğrultusunda karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; tam kusur durumuna göre alınacak aktüer raporunda davacının gerçek zararı tespit edilerek, dosyaya sunulan tutanak ihtirazı kayıt ile imzalanması sebebi ile
bir makbuz hükmünde değerlendirilerek davacıda oluşan gerçek zarardan, davalı ... şirketince ödenen miktarın güncellenerek düşülmesi ile tespit edilecek miktara hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde, yanılgılı gerekçe ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle davacılar için takdir olunan manevi tazminatın bir miktar düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın tüm davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1)ve(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.