6. Ceza Dairesi 2017/650 E. , 2017/1457 K.
"İçtihat Metni"
Mağdur ..."e yönelik yağma suçundan sanık ... hakkında üzerine atılı nitelikli yağma suçu açısından cezalandırılmasına ilişkin BALIKESİR 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.03.2012 gün, 2012/48 Esas ve 2012/64 Karar sayılı hükmün sanık savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 17.03.2016 gün 2015/9064 esas ve 2016/1981 karar sayılı ile;
“ 1-) Oluş ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın olay günü katılanın ikametine giderek birlikte televizyon izleyip, alkol aldıkları, katılanın bir ara ihtiyaç gidermeye odadan çıktığı, sanığın masa üzerindeki telefonu fark ettiği, bu sırada odaya dönen katılanı darp edip, etkisiz hale getirdikten sonra masanın üzerinde duran telefonu alıp, devam eden günlerde ise tanık ..."ya 40.TL karşılığında satması şeklinde gerçekleşen sanığın eyleminin, nitelikli yağma suçunu oluşturduğu düşünülmeden yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 150. maddesi uyarınca, sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunman görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı biçimde, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,
Kabule göre;
3-) Sanığın 18 yaşından küçük olduğu düşünülmeden 21.03.2012 tarihli oturumun kapalı yerine açık yapılması suretiyle, 5271 sayılı CMK.nın 185.maddesine aykırı davranılması"" şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.04.2016 gün 2016/131- 2016/122 sayılı kararı ile;
“Katılanın tüm aşamalarda birbirleri ile uyumlu anlatımları, özellikle tanık ..."nın beyanı başta olmak üzere diğer tanık anlatımları, Sosyal Hizmet Uzmanının suça sürüklenen çocukla ilgili düzenlediği görüşme raporu içeriği, katılanın aldırılan raporu ve tüm dosya kapsamı karşısında, katılanın olay öncesi aynı mahallede oturmasından dolayı suça sürüklenen çocukla tanışık oldukları, olay akşamı katılanın evde yalnız başına bulunduğu sırada, tanıdığı suça sürüklenen çocuğun şarap şişesi ile birlikte katılanın evine geldiği, birlikte alkol alıp sarhoş oldukları ve suça sürüklenen çocuğun aksi kanıtlanamayan beyanına göre katılanın sebep yokken sarhoşluğun verdiği etkiyle suça sürüklenen çocuğa "Ananı avradını sinkaf ederim" diyerek hakaret etmesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun mağduru BTM ile giderilebilir şekilde darp ettiği, ardından mağdurun haberi olmaksızın masanın üzerinde duran cep telefonunu alarak evden ayrıldığı, olayın bu şekilde oluşup gerçekleştiği hususunda mahkememizde her türlü kuşkudan uzak kesin ve mutlak vicdani kanaat oluşmuştur.
Her ne kadar suça sürüklenen çocuğun cep telefonunu katılanı darp etmek suretiyle zorla aldığı iddiasıyla yağma suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de, katılanın kendisinin darp edilmeden önce suça sürüklenen çocuğun cep telefonunu kendisinden istemediğine yönelik beyanı ve tüm dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun cep telefonunu almak için mağduru darp etmediği, cep telefonunu alma olayının mağdurun darp edilmesinin ardından ve mağdurun haberi olmaksızın alındığı, bu haliyle eylemin değişen suç vasfına göre bina dahilinde hırsızlık suçunu oluşturduğundan sanığın sübut bulan hırsızlık eyleminden dolayı eylemine uyan TCK. nun 142/2-b, 143, 31/3 ve 62/1. maddelerinin uygulanması suretiyle sonuçta 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup, suça konu telefonun sanığın iradesi dahilinde tesliminin yapılmadığı göz önüne alınarak uygulanma koşulları bulunmadığı için TCK"nun 168. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Suça sürüklenen çocuğun ikrarı, mağdurun anlatımları, adli rapor ve tüm dosya kapsamına göre mağdurun kendisine hakaret etmesi üzerine suça sürüklenen çocuğun mağduru BTM ile giderilebilir şekilde yumrukla vurmak suretiyle kasten etkili eylem suçunu işlediği sabit görüldüğünden, eylemine uyan TCK"nun 86/2, 29, 31/3, 62/1 ve 52/2. maddelerinin uygulanması suretiyle sonuçta bu suçtan 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Her iki suçtan dolayı suça sürüklenen çocuğun cezasının ertelenmesi halinde tekrar suç işlemeyeceği hususunda mahkememize olumlu kanaat gelmediğinden cezalarının ertelenmesine yer olmadığına ve yine hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememizde kanaat oluşmadığından dolayı da her iki suç yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Her ne kadar Yargıtay 6. Ceza Dairesince suça sürüklenen çocuğun eyleminin yağma suçunu oluşturacağı belirtilmiş ise de;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin kararının eylemin kabulü kısmında belirtildiği şekilde eylem gerçekleşmiş değildir. Yargıtay eylemin kabulü kısmında masa üzerinde bulunan cep telefonu alınmadan önce suça sürüklenen çocuk tarafından mağdura karşı darp eylemi gerçekleştirilerek mağdurun etkisiz hale getirilmek suretiyle cep telefonunun alındığı belirtilmiş ise de; bu kabul dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Mağdur soruşturma aşamasında alınan iki beyanında ve yargılama aşamasındaki beyanında suça sürüklenen çocuğun cep telefonunu almadan önce kendisine yönelik herhangi bir şekilde darp eylemi gerçekleştirmediğini açıkca ifade etmektedir. Mahkememizin 21/03/2012 tarihli oturumunda, mağdura suça sürüklenen çocuğun kendisini cep telefonunu almadan öncede dövüp dövmediği açıkca sorulmuş, mağdur suça sürüklenen çocuğun kendisini dövmeden önce kendisinden cep telefonunu istemediğini, başka sebepten ötürü kendisini dövdükten sonra evden çıkarken cep telefonunu alıp gittiğini belirtmiştir.
Bilindiği üzere yağma suçunun temel unsuru mağdura karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle mağdurdan mal varlığı elde etmektir. Tüm dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik gerçekleştirmiş olduğu darp eylemi cep telefonunu almaya ilişkin değildir. Gerek suça sürüklenen çocuk gerekse mağdur, cep telefonunun alınması için mağdura karşı darp eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin hiçbir beyanda bulunmamışlardır. Aksine suça sürüklenen çocuk mağdurun kendisine hakaret etmesi üzerine onu dövdüğünü belirtmiştir. Zaten suça sürüklenen çocuk da cep telefonunu almadığını belirtmektedir.
Suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik darp veya tehdit eylemi gerçekleştirerek cep telefonunu aldığına ilişkin şüphe uyandıracak boyutta dahi hiçbir kanıt veya iddia yoktur. Hal böyle iken suça sürüklenen çocuğun alt sınırı 10 yıldan başlayan konutta yağma suçunu gerçekleştirdiğinin kabulü mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle mahkememizin önceki hükmünde ısrar kararı verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istekli 29.06.2016 gün ve 2016/255348 sayılı tebliğnamesi ile dosya Ceza Genel Kuruluna gönderilmişse de;
5271 sayılı CMK"nın 307/3. madde ve fıkrasının 2. cümlesini değiştiren ve geçici 10.maddesini düzenleyen, 02/12/2016 gün, 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 36. maddesi uyarınca; "Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gelen ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların, öncelikle kararına direnilen Daire tarafından incelenmesinin zorunlu kılınması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığının 14/12/2016 gün, 2016/1206 Esas ve 2016/1508 sayılı kararı ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı yağma suçu sübut bulduğu halde, sanık hakkında suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülmesi yerinde görülmediğinden bozulmasına dair;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 17.03.2016 gün 2015/ 9064 esas ve 2016/1981 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/04/2016 gün 2016/131 Esas ve 2016/122 Karar sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK"nın 307/3.maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 25.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.