10. Hukuk Dairesi 2018/6053 E. , 2020/685 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; müvekkili adına ... Özel Eğitim ve Yurt Hizmetleri Tic. A.Ş."nin yönetim kurulu üyesi olduğu gerekçesi ile davalı kurum tarafından 2016/13780, 2016/13781 ve 2016/13782 takip no ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun kapsamında icra takibi başlattığını, bu kapsamda gönderilen ödeme emirlerinin 08/12/2016 tarihinde müvekkiline tebliğ olunduğunu, söz konusu şirketin 667 sayılı KHK ile kapatılmış olup şirketin tüm mal varlığına, bankalardaki hesapları üzerine tedbir tesis edildiğini ve şirketin tüm mal varlığına el konulduğunu, başlatılan icra takibinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, bahsi geçen şirketin borcu karşılayacak miktarda fazlası ile malvarlığı bulunduğunu, kurum tarafından başlatılan icra takiplerinden dolayı müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespitine ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davacının kuruma başvurusu olmadığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddi gerektiğini, davacı adına kurumca düzenlenmiş olan ödeme emirlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesinden davacının sorumlu tutulduğu prim borcu ve ferilerinin ait olduğu dönemin 2016/6. dönem olduğu, davaya konu prim borcunun asıl borçlusu şirketin 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı KHK ile kapatılmasına karar verildiği, 2016/6. dönem prim borcunun Temmuz 2016 sonuna kadar ödenebileceği anlaşılmakla davacının prim borcunun ödenmesi gereken dönemde yönetim kurulu üyeliğine ilişkin yetkisinin kaldırıldığı açık olmakla şahsi olarak prim borcundan sorumluluğuna gidilmesi mümkün olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, davacının yönetim kurulu üyeliğinin şirketin kapatılmasından dolayı sonlandığı ve yine KHK ile kapatma kararı prim borcunun ödenmemesinde haklı sebep teşkil etmekle davacının davasının kabulü gerektiği belirtilerek, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda belirtilen ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 hükmü gereğince kaldırılmasına, Davacının davasının kabulü ile davacının 2016/13780, 2016/13781, 2016/13782 takip nolu dosyalar kapsamında borçlu olmadığının tespiti ile söz konusu ödem emirlerinin iptaline, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili tarafından; emekli aylığı, prim borçları, ve kesintilerle ilgili Kuruma dava açacak kişilerin öncelikle kuruma başvurma zorunluluğu getirildiği, davacının ödeme emrinin tebliğinin akabinde Kuruma borçlu olmadığına ilişkin itiraz dilekçesi sunmadığını, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, aksi kanaat oluştuğu takdirde davacının söz konusu dönemde yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi dikkate alındığında, borçtan sorumlu olacağı belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İncelemeye konu somut olayda dava dışı ... Özel Eğitim ve Yurt Hizmetleri Tic. A.Ş."nin, 2016 yılı 6. dönemine ilişkin prim,damga vergisi borcu nedeni ile 3 adet ödeme emrinin,davacıya 08.12.2016 tebliğ edildiği, söz konusu şirketin 17.08.2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 667 sayılı KHK’nin 5. maddesi gereği re’sen terk edilmiş olduğu, davacının 09.12.2015 ile 25.10.2016 tarihlerinde arasında anılan şirketin ortağı, 09.12.2015 ile 29.07.2016 tarihleri arasında yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu,03.08.2016 tarihli Ticaret Sicil gazetesindeki ilana göre; Giresun Sulh Ceza Hakimliğinin 28.07.2016 tarih, 2016/1513 D.İş sayılı Kararı ile, yönetim Kurulu üyesi olan davacı ...’ın yönetim Kurulu üyesi olarak temsil yetkisinin sona erdiği, Fahri Uzun’un kayyım olarak seçildiği anlaşılmaktadır.
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanunun 80. ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88. maddesi "Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur." hükmüne düzenlenmiş ise de bu sorumluluk, “haklı sebep olmaksızın” ödememe hali ile sınırlandırılmıştır.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer Kanunlardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa Sosyal Güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
İflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Kanunun 179’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Kanunun 179/b,I maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç kanundan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
Bu bağlamda; İcra ve İflas Kanunu’nun 179’uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Kanun’un 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkânsızlığı, yönetim kurulu üyesinin kusurundan değil, doğrudan Kanundan doğduğundan, yönetim kurulu üyesi yönünden 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilecektir.
Ancak, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 1. fıkrasında; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.” Hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi "takip eden ayın sonuna kadar" olarak belirlemiştir. Bu madde çerçevesinde, davaya konusu ödeme emirlerine ilişkin borcun tahakkuk tarihinde, davacının Yönetim Kurulu üyesi olmakla ve anılan şirkete el koymanın da daha sonraki bir tarihte gerçekleştiği anlaşılmakla, dava konusu uyuşmazlıkta haklı sebep olmadığı gözetilmeksizin,davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebi teşkil etmektedir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin davacının istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.