Davacı vekili; davalı Belediyenin müvekkili sendika adına kestiği aidatları 2821 sayılı Kanun"un 61. maddesi uyarınca kesildikleri tarihlerden itibaren 1 ay içinde müvekkili sendikaya ödemediğini, davalı işverene gönderdiği ihtarnamelere rağmen davalının ödememekte ısrar ettiğini iddia ederek fazlaya ait talep hakları saklı kalmak üzere, 2.000,00 TL sendika aidat alacağının ait oldukları (kesildikleri) aylardan bir ay sonra başlayacak en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile de aidat asıl alacağını 69.401,85 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davacının aidat alacakları olduğu, ödenmeyen aidat alacakları için dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin tüm davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının aidat alacağı olup olmadığı, varsa bu alacakların faiz başlangıç tarihinin hangi tarih olduğu noktalarında toplanmaktadır.
2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 23. maddesinde, “Faaliyeti durdurulmayan sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın miktarı tüzüklerinde belirtilir. İşçi sendikasına işçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, bir günlük çıplak ücretini geçemez. İşveren sendikasına işverenin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, işyerinde işçilere ödediği bir günlük çıplak ücretleri toplamını geçemez. Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler konamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun"un 61. maddesinde, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz.
Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.” düzenlemesi yer almıştır. Aynı şekilde dava konusu yapılan dönemlere ilişkin toplu iş sözleşmelerinin 12. maddelerinde sendika aidatları bakımından Sendikalar Kanunu’nun 61. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında ise, "Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir.", aynı maddenin 4. fıkrasında da "Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir." hükümleri yer almıştır.
Öte taraftan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinin 1. fıkrasında "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur." İkinci fıkrasında ise "Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen ihbarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bu günün hitamı ile borçlu mütemerrit olur." denilmiştir.
Görüldüğü üzere, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu"nun 61/1. maddesine göre bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu uyarınca yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini, sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve sendikanın banka hesap numarasını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilerek ve bildirilen banka hesabına yatırılmasını istemesi gerekir.
Toplu İş Sözleşmelerinde kesilen aidatın ne zaman sendikaya yatırılacağı hususu düzenlenmiş ise ayrıca ihtara gerek kalmadan bu tarihlerden itibaren faize karar verilmeli, bu konuda bir düzenlenme yoksa taraf sendikanın işvereni temerrüde düşürmesi gerekir. Dava tarihinden önce sendika tarafından işverenin temerrüde düşürülmesi söz konusu değil ise dava ve ıslah tarihi temerrüt tarihini oluşturmaktadır. Bu sebeple bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Ayrıca 2821 sayılı Sendikalar Kanunu"nun 61/2. maddesinde sendika üyelik aidatının bir ay içerisinde sendikaya gönderilmesi öngörülmüş ise de yukarıda açıklandığı şekilde kanunda işverene bir aylık ödeme süresi öngörülmesi temerrüt için yeterli görülmemiş, işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Mahkemece dava ve ıslah tarihinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizine hükmedildiği, bilirkişi raporunda hesaplanan asıl alacak miktarının davacı tarafından kabul edildiği ancak kararın yine aynı tarafça hükmedilen faizin başlangıcı bir başka ifadeyle temerrüt tarihi yönünden temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının 13. TİS dönemine ilişkin banka hesap numarasını içeren yazı gönderdiğine dair 14/09/2006 keşide 20/09/2006 tebliğ tarihli yazı vardır. Ancak bu yazıda aidat kesilecek işçi listesinin gönderildiğine dair bir bilgi olmadığı gibi bu yönde bir belge de bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacı tarafından 02/07/2001 tarihinde keşide edilen ihtarname 12/07/2001 tarihinde, 20/01/2006 tarihinde keşide edilen ihtarname ise 26/01/2006 tarihinde davalı işveren tarafından tebliğ alınmıştır. Şu halde mahkemece talep konusu toplu iş sözleşmeleri dönemlerine ilişkin her bir toplu iş sözleşmesi dönemi için davacı sendika tarafından üye listesini içeren, hesap numarası ve kesilecek aidat miktarını gösteren yazıların işverene gönderilip gönderilmediği araştırılmalı ve sonucuna göre sendika aidatlarının ödenmesine dair toplu iş sözleşmesi hükümleri ile 02/07/2001 keşide 12/07/2001 tebliğ tarihli ve 20/01/2006 keşide 26/01/2006 tebliğ tarihli ihtarnameler de dikkate alınarak yukarıdaki esaslara göre aidat alacaklarına ilişkin faiz başlangıç tarih ya da tarihleri belirlenmelidir. Bu itibarla eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.