16. Hukuk Dairesi 2019/4382 E. , 2019/6434 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacılar adına kayıtlı bulunan eski 42 parsel sayılı 9.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 13341 ada 137 parsel numarasıyla ve 7.722,92 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., uygulama kadastrosu sırasında kendilerine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin taşınmaza komşu yoldan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacıların Hazine’ye yönelik davalarının husumet yokluğu nedeniyle reddine, ...’na yönelik davalarının ise kabulüne, davacılara ait 13341 ada 137 parsel sayılı taşınmaza komşu yolda kalan ve fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen toplam 1.451,65 metrekare yüzölçümündeki bölümün 13341 ada 137 parsel sayılı taşınmaza eklenerek, taşınmazın 9.174,57 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, davacı tarafa ait yerin 9.200,00 metrekare yüzölçümlü olarak tapuda kayıtlı iken 7.722,92 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya tescil edildiği, taşınmazın 1.451,65 metrekare yüzölçümündeki kısmının ise taşınmaza komşu yol yerinde bırakıldığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, verilen karar usul ve aykırı bulunmaktadır. Davacılar ... ve ..., dava dilekçesinde uygulama kadastrosu sırasında kendilerine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin taşınmaza komşu yoldan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmış, mahkemece de hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın yolda kaldığı belirtilen (A) ve (B) ile gösterilen bölümleri yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Yollar, kamunun kullanımına ait yerlerden olup, yol hakkında açılacak davaların Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliğine yöneltilmesi zorunludur. Dava, Hazine ve ... aleyhine açılmış olmakla birlikte, 6360 sayılı Yasa gereğince ilgili kamu tüzel kişisi durumundaki Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na husumet yöneltilmemiş ve yargılama sırasında da davaya dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Taraf teşkilinin sağlanması dava koşullarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re"sen göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmamış, dava konusu taşınmazlara ait arazi kadastrosu sırasında düzenlenen ve taşınmazları komşuları ile birlikte gösterir pafta haritası, ölçü krokisi, ada raporu, hesap cetveli, ölçü cetveli, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilmemiş, harita bilirkişilerinden yukarıda açıklanan şekilde rapor alınmamış, sınır farklılığının nedenleri denetime elverişli şekilde açıklanmamıştır. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahkemece öncelikle, 6360 sayılı Yasa uyarınca yasal hasım konumunda bulunan Antalya Büyükşehir Belediyesi"ni davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalıdan savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalı, yukarıda belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya içerisine konulmalı, bundan sonra önceki bilirkişiler dışında, harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece taraf teşkili sağlanmaksızın ve eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, tescil harici taşınmazlar hakkında açılan davalarda yasal hasım durumunda bulunan Hazine hakkında davanın husumetten reddine karar verilmesi ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda sarı renk ile taralı ve (A) harfiyle gösterilen kısmın bir bölümünün dava dışı 13341 ada 144 parsel içerisinde kaldığı anlaşılmasına rağmen, rapor içeriğinde (A) harfi ile gösterilen kısmın yolda kaldığının belirtilmesi nedeniyle oluşan çelişki giderilmeden sözü edilen raporun hükme esas alınması dahi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.