17. Hukuk Dairesi 2016/11836 E. , 2019/2759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali ve menfi davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl dava yönünden davanın davalı ... yönünden husumet nedeniyle reddine, davalılar ... ve ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne; birleşen dava yönünden davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı ... ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dosyada davacı ... vekili, davalılardan ..."nın müvekkilinin altınlarını çalıp satmak suretiyle 50.000,00-TL zarara uğrattığını, davalı ..."nın ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/251 Esas 2013/333 Karar sayılı dosyası ile mahkumiyet kararı aldığını, tarafların anlaşması sonucunda on ayrı senet düzenlendiğini ve senetlerin ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatıldığını, davalıların dava konusu taşınmazlardaki hisselerini 25/03/2013 tarihinde sattıklarını, bu satışın alacaklıdan mal kaçırmak kastıyla muvazaalı olarak yapıldığı nedeniyle tasarrufların iptalini istemiştir.
Asıl dosya davalıları vekili duruşmadaki ve cevap dilekçelerindeki beyanlarında özetle, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen dosyada davacılar vekili, davalı tarafından davacılar hakkında takip başlatıldığını, takiplerin kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılmasına rağmen senetlerin kambiyo senedi vasfında olmadığını, davalının davacısı olduğu mahkememizin 2014/212 Esas sayılı dava dosyasında senetlerin davacıların çalmış oldukları takı bedelleri yerine verildiğini iddia ettiğini, davacılardan ..."nın ... 1.Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada davalının ziynet eşyalarını çalmakla itham edildiğini, ancak verilen hükümde hangi miktarda ziynet eşyasının çalındığı konusuna yer verilmediğini, davalı tarafından takibe konu senet miktarı kadar ziynet eşyasının çalındığını ispat edemediği takdirde bedelsiz olan senetler nedeni ile davacıların borçlu olmadığının tespitinin gerektiğini, davalının alacağını ispat edememesi halinde kefil ve şahit sıfatı ile imzaları bulunan ... dışındaki davacıların da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, senetler üzerine senedin hangi nedenle verildiği konusunda davalının da imzası bulunan açıklama konulmuş olmasının senedin kambiyo senedi olma özelliğini ve mücerretliğini ortadan kaldırdığını, davacıların borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptalini ve davanın mahkemenin 2014/212 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davalar arasında irtibat bulunduğundan bahisle birleştirme kararı verilmiştir.
Mahkemece,asıl dosya açısından yapılan değerlendirmede ..."nın takip konusu senetlerin düzenlenme tarihi yani borcun doğum tarihi olan 18/02/2013 tarihinden sonra 25/03/2013 tarihinde dava konusu taşınmazlardaki hisselerini kardeşi ..."e devrettiği dolayısıyla ..."nın yapmış olduğu bu tasarrufların İİK"nın 278/3-1 maddesi gereğince iptale tabi olduğu, diğer davalılar yönünden yapılan değerlendirmede ise ..."nın satış sözleşmesinde taraf olmaması sebebiyle hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, ... ve ... açısından ise alacaklı tarafından alınmış geçici veya kesin aciz belgesi bulunmaması sebebiyle haklarında açılan davanın reddine karar vermiş, birleşen dosya açısından yapılan değerlendirmede ise takip konusu yapılan senetlerin, çalınan altın bedellerine istinaden düzenlendiğinin alacaklı tarafından ispat edildiği, borçlu olarak gösterilen ... dışındaki kişilerin tamamının senetleri kefil sıfatıyla imzaladıkları dolayısıyla borçtan sorumlu olacakları menfi tespit davasının reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davalı ... ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi doğru değildir.
Mahkemece, menfi tespit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle re’sen hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalı ... ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı ..."ne geri verilmesine 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.