Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/8674
Karar No: 2022/11232
Karar Tarihi: 26.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8674 Esas 2022/11232 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/8674 E.  ,  2022/11232 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
    No : 2021/272-2021/677

    İlk Derece
    Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
    No : 2018/158-2020/125


    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, davacı Kurum ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların yanında sigortasız çalışan ...'nun 17/04/2016 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralandığını ve %41 oranında malül kaldığını dava konusu kaza ile ilgili davacı kurumun Rehberlik Ve Teftiş Başkanlığı tarafından 06/02/2018 tarih 105866/06/İR06 sayılı inceleme raporu düzenlendiğini ve kazanın iş kazası olduğu, işveren hakkında 23. ve 21. maddeleri gereği işlem yapılması gerektiğinin tespit ediliğini, davalı ... kazazede işçinin kendi işçisi olduğunu kabul etmese de kazanın işin yapımı sırasında meydana geldiğini ve kazazede işçiye 10.000,00-TL yardım yaptığını, kaza nedeni ile 122.551,03-TL PSD'li gelir bağlandığını ve 11.502,74-TL hastane masrafı harcandığını belirterek şimdilik alacağın %80'lik kısma tekabül eden 107.243,01-TL'nin gelir bağlama kararının onay tarihinden ve hastane giderinin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtilen hususların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin dekorasyon, inşaat taahhüt işleri yaptığını, ...'i şirket yetkilisi olduğunu, davalının ...'in çakırlar mevkindeki binanın dış cephe mantolama işini aldığını, daha sonra işin yapımı için ... adlı şahıs ile sözlü anlaştığını, ...'ün ortak olarak kazazede ... ile çalıştığını, kazazede ...'nun davalıların talimatını almadan inşaatın yapılacağı yere gittiğini iskele kurmaya çalışırken düştüğünü, tüm kusurun kazazede olduğunu, müvekkilleri ile arasında hizmet akdi bulunmadığını, davacı kurum nezdinde hazırlanan raporu kabul etmediklerini, kazanın ardından Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/15064 nolu dosyasında soruşturma yapıldığını, ...'nun müvekkili şirkette devamlı çalışmadığını, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesine göre rucü şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 85.785,72 tl PSD nin tahsis ve onay tarihinden,
    8.051,21 TL tedavi giderinin sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verildi.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesi kararında; “...Dava, rücuan alacak talebine ilişkindir, sigortalının işe başladıktan sonra giriş bildirgesinin verilmediği, sigortasız olarak çalıştırıldığı, 5510 sayılı Kanun'un 23. maddesi gereğince davalı tarafın davacı tarafından yapılan ödeme ve harcamalardan sorumluluğunda kusur aranmayacağı, yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre Borçlar Kanunu'nun 43-44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50'sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak Kurum zararının belirlenmesi gerektiği, alınan kusur raporunun karar vermeye yeterli olduğu, sigortalının davalıya ait işyerinde sigortasız çalıştırılırken kaza meydana geldiğinden davalıların zarardan sorumlu olduğu, kabule göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğu, buna göre davalıların peşin sermaye değerinin % 85 kusura denk gelen 104.168,37 TL'si ile tedavi giderinin 9.777,33 TL'sinden sorumlu oldukları, davacı tarafın talebiyle bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği, yine yargılama gideri ile ilgili karar verilirken birden fazla davalı olduğu halde " davalıdan alınmasına" karar verilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edildiği, davanın kabulüne ilişkin Mahkeme kararında belirtilen sebep açısından hukuka aykırılık bulunduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin başvurusunun duruşma açılmadan bu sebep açısından HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne karar vermek gerektiği belirtilerek;
    Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen sebep açısından kabulü ile, Samsun 3. İş Mahkemesi'nin 2018/158 Esas, 2020/125 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 hükmü gereğince kaldırılmasına,
    1-Davanın kabulü ile, 98.040,82 TL peşin sermaye değerinin tahsis ve onay tarihinden; 9202,19 TL tedavi giderinin sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,” karar verildi.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı Kurum vekili tarafından; Karara esas alınan bilirkişi kusur raporunda, dava konusu iş kazasının meydana gelmesinde Kurum sigortalısının % 30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu tespitin sosyal güvenlik mevzuatına aykırı olup olayın oluş şekli ve somut gerçeklik dikkate alındığında, davalı işverenlerin dava konusu olayda kusurunun ve sorumluluğunun yüzde yüz olması gerektiğini, nitekim Kurum Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı'nın 06.02.2018 tarih 105866/06/İR/06 sayılı inceleme raporunda, iş kazasının meydana gelmesinde işveren şirketin % 100 oranında kusurlu olduğu yönünde tespitte bulunulduğunu, kusur yönünden yeterli araştırma yapılmadan hatalı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu verilen kararının bozulmasını istemiştir.
    Davalılar vekili tarafından; kazazede ... ile müvekkili şirket arasında iş akdi olmadığı gibi müvekkili şirket bünyesinde çalışması bulunmayan kazazedeye ödenen tazminatlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, İstinaf mahkemesi kararında eldeki davaya 5510 sayılı Yasanın 23. maddesinin uygulanması gerektiği bildirilmişse de bu değerlendirmenin hatalı olduğu, davalının işin yapımını aldıktan sonra işin yapımı için kendi nam ve hesabına çalışan ... ile 15.04.2016 tarihinde görüştüğünü, sözleşmenin 18.04.2016 tarihinde imzalanmasının kararlaştırıldığını, kaza tarihi olan 17/04/2016 tarihinde imzalanan bir sözleşme bulunmadığını, 15/04/2016 tarihindeki görüşmede sözleşmenin şartları ve hükümlerinin belirlenmediğini, sözlü bir sözleşmenin de olmadığını, ...'nun yapılan ön görüşmenin taraflarından olmadığını, Resul ile Yusuf'un işin alınma ihtimalini öğrenince kendiliklerinden inşaat alanına gittiklerini, iskele kurmaya çalışırken Yusuf'un yaralandığını, ...'nun ifadesinde abisi Yunus ile ortak iş yaptıklarını, Resul'un bir inşaatın kaplama işi olduğunu söyleyince abisi ile işi aldıklarını söylediklerini, bu sebeple davanın ..., ... ve ...'e ihbar edilmesini ve ismi geçen kişilerin kazanın meydana gelmesindeki kusurlarının belirlenmesini talep ettiklerini, Mahkemece bu yönde değerlendirme yapılmadığını, hak sahibi ...'nun bizzat dava konusu işi ... aracılığı ile yaptığını belirttiğini, burada ..., ... ve Resul Bahtım Bülbül'ün meydana gelen kaza nedeniyle kusurlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ihbar edilecekler işveren olarak kabul görmeyecekseler bile kusurlarının belirlenmesi üçüncü kişinin kusuru noktasında önemli olduğunu, eğer kaza üçüncü kişinin kusuru ile meydana gelmişse bu durumda SGK tarafından yapılan ödemelerin yarısı oranında rücunun olacağını, işçisi olmayan kişilere herhangi bir eğitim ve koruyucu malzeme verme yükümlülüğü olmayan müvekkili şirketin tamamen kendi insiyatifiyle inşaat alanına giren ve izinsiz bir şekilde eylemde bulunan ...'nun geçirdiği kazadan sorumluluğunun bulunmadığını, ...'nun müvekkili şirket bünyesinde çalıştığına dair kendi soyut ve gerçeği aykırı beyanları dışında delil bulunmadığını, yerel Mahkeme'de yapılan yargılamada dinlenen tanıkların beyanlarıyla da ...'nun müvekkil şirket nezdinde çalışmadığı, yapılacak dış mantolama işinde hiçbir şekilde taraf olmadığının sabit hale geldiğini, İstinaf mahkemesi kararında yerel mahkemenin almış olduğu kusur raporunun karar vermeye yeterli olduğunun belirtildiği, Söz konusu bilirkişi raporunda müvekkil davalılara %70 oranın kusura izafe edildiğini, oysa istinaf mahkemesi kararında karara esas alınan kusur oranının %85 olduğunun görüldüğü, bu durumun hukuka aykırılık teşkil ettiği, gerekçe ile hüküm arasında uyuşmazlık bulunduğunu, Ayrıca TBK madde 43-44 maddeleri uyarınca herhangi bir hakkaniyet indirimi yapılmışsa da istinaf mahkemesince bu durumun kararda açıklanmadığını, Yerel mahkeme kararının davacı lehine istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasınun hukuka aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulması istenmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava, 17.04.2016 tarihinde gerçekleşen iş kazası sonucu %41 oranında sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelirler, yapılan masraf ve ödemelerden oluşan Kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21. 23. ve 76. maddesi uyarınca rücuan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde, kazalı sigortalının 17.06.2016 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle, Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü kaybı derecesinin %41 olarak tespit edildiği, 04.06.2019 tarihinde kontrol muayenesine tabi tutulduğu, söz konusu kontrol muayenesi gereği iş göremezlik derecesinin %33,2 olduğunun belirlendiği, ancak 18.06.2021 tarihinde yeniden kontrol muayenesine karar verildiğinin anlaşılması üzerine, Dairemizce sigortalının kontrol muayene kaydının bulunduğu gözetilerek sonucunun tespiti için dosya mahalline geri çevrilmiştir.
    Mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumundan sigortalının 18.06.2021 tarihli kontrol muayenesi sonucu sorulmuş, cevabi yazı ve belgelerden; "Azalma" kaydı ile sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin %25 olarak tespit edildiği, kontrol muayenesi gerekmediğine karar verildiği görülmüştür.
    Mahkemece, davaya konu iş kazası sonucunda, sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik derecesi bakımından kontrol kaydının varlığı ve bu durumun rücu alacağına doğrudan etkili bulunması, bu meyanda başlangıçta %41 olan sürekli iş göremezlik derecesinin bilahare azalma kaydıyla %25’e düşmesi karşısında, ilk peşin değerli gelirde bir değişiklik meydana gelmesine karşın bu husus dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Bu durumda, peşin sermaye değerli gelirin başladığı tarih itibariyle düşen iş göremezlik oranına göre belirlenmesi zorunlu olup; başlangıçtaki yüksek iş göremezlik oranı nedeniyle fazladan (yüksek iş göremezlik oranı ile düşen iş göremezlik oranı arasındaki fark iş göremezlik nedeniyle) ödenen fark gelirlerin, yeni oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli gelire ilavesi gereği bulunmaktadır.
    Şu halde yapılması gereken iş; sigortalının sürekli iş göremezlik durumuna girdiği tarihi itibarıyla %25 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden saptanacak ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, gelirin başlangıç tarihinden azalma tarihi arası fark iş göremezlik oranı nedeniyle fazladan yapılan ödeme miktarı ilave edilmek suretiyle gelirin ilk peşin sermaye değeri belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Öte yandan başlangıçtaki gelir onay tarihinin esas alınması gereği de dikkate alınmalıdır.
    Mahkemece, sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm tesis edilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne dair kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi