Esas No: 2021/13914
Karar No: 2022/643
Karar Tarihi: 24.01.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/13914 Esas 2022/643 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2021/13914 E. , 2022/643 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi (Asliye Ticaret Mah. Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki davada Aydın 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) ve Aydın Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Aydın 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince, davanın 6102 sayılı TTK'nın 4, 5/3, 16. maddeleri gereğince asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Aydın Asliye Ticaret Mahkemesince ise, uyuşmazlığın mutlak ya da nisbi ticari dava olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir.
Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.
Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK'nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” 5. maddesinin 3. fıkrası; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukukî ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK'nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK'nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Bir hukukî işlemin veya fiilin 6102 sayılı TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticarî işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekmektedir. Nitekim, aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2021 tarihli ve 2017/(6)3-2222 E., 2021/760 K. sayılı kararı ile 30/06/2020 tarihli ve 2019/4-231 E., 2020/487 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; davacının tacir olmadığı ve davanın ticarî dava olarak kabul edilemeyeceği açık olduğuna göre davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahsedilemez. Bu durumda davaya bakmaya genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi görevli ise de;
Yargı yeri belirlenmesini gerektiren sebepler 6100 sayılı HMK'nın 21. maddesinde (1) Aşağıdaki hallerde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur.
a) Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkarsa,
b) iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda bir tereddüt ortaya çıkarsa,
c) iki mahkemem de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse,
ç) Kesin yetki hallerinde, iki mahkeme de yetkisizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, Aydın Asliye Ticaret Mahkemesince uyuşmazlığın Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiği, ancak Aydın 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince ise verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı, kararın gönderme kararı olduğu anlaşıldığından, yargı yeri belirlenme koşulları bulunmayan dosyanın mahaline iadesine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 24/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.