Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8697
Karar No: 2019/3698
Karar Tarihi: 12.06.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/8697 Esas 2019/3698 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/8697 E.  ,  2019/3698 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil,olmadığı taktirde bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    KARAR-
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir. Davacı şirket, davalılardan ... ile 20.12.2010 tarihli adi yazılı sözleşme ile dava konusu 17047 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 16 no’lu bağımsız bölümün 100.000 TL bedelle satışı, satış bedelinin 30.000 TL’sinin nakten, kalan 70.000 TL’nin her ayın 30’unda 10.000’er TL olarak ödenmesi hususlarında anlaştıklarını, davalı ...’in kendisini çok sağlam ve dürüst olarak tanıtıp, parasının bankada olduğunu, 30.000 TL’yi bir ay sonra 39.000 TL olarak ödeyeceğini söylediğini, bunun kabul görmemesi üzerine tapuda memur olduğunu beyan eden davalı ... ile birlikte geldiklerini, davalı ...’nin sözleşme yapıldıktan sonra tapuyu kendi adına değil de davalı ... adına almak istemesi nedeniyle aynı tarihte ek sözleşme yapılıp davalılar Veysel Karani ile Saliha’dan senet alındığını, davalıların bu şekilde davacı şirketi kandırdıklarını, özellikle davalı ...’nın gerekirse taşınmazını satıp parayı ödeyeceğini, eşinin de aynı kurumda çalıştığını söyleyerek güven sağlayıp tapunun davalı ...’e devri konusunda ikna ettiğini, aynı gün dava konusu taşınmazın davalı ...’e satış yolu ile temlik edildiğini ancak herhangi bir satış bedeli ödenmediği gibi bir kısım senedin icra takibine konu edildiğini, senetleri 3. kişiye ciro ettiğini ve tahsil kabiliyeti bulunmadığını ileri sürerek davalı ... adına kayıtlı dava konusu 16 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini; 17.11.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, öncelikle iptal tescil, olmadığı taktirde 100.000 TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.Davalı ..., dava konusu taşınmaz için davalı ... ile 110.000 TL bedelle anlaştığını ve işlemin gerçekleştiği gün parayı nakten elden ödediğini, davacı şirket ile davalı ... arasındaki ilişkiyi bilmediğini, hile söz konusu olmadığını zira davacının taşınmazı vadeli olarak satıp satış bedelinin bir kısmını tahsil ettiğini, davacının elindeki bonolarla işlem yapması gerektiğini, satış bedelinin doğru kişiye ödendiği hususunu davacının tapuda teyit ettiğini belirtip davanın reddini savunmuş; davalılar ... ve ... herhangi bir savunma getirmemiştir.Mahkemece, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 17047 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 16 no’lu bağımsız bölümün tamamı davacı şirket adına kayıtlı iken 20.12.2010 tarihinde 10.000 TL bedelle davalı ...’a satış yolu ile temlik edildiği, dava konusu bağımsız bölümün 100.000 TL bedelle davalı ...’ye satışı, satış bedelinin 30.000 TL’sinin nakten, kalanın ise her ayın 30’unda aylık 10.000’er TL şeklinde ödenmesi konusunda davacı şirket ile davalı ...’nin 20.12.2010 tarihli adi yazılı sözleşme ile anlaştıkları, sözleşmenin tarafları arasında yapılan aynı tarihli ek sözleşmeyle, alıcı ... ’nin dava konusu daireyi üzerine almadan başka birine satmak istediğini bildirmesi ve bu isteğin davacı şirket tarafından olumlu karşılanması üzerine alınacak senetlere davalı ...’nın kefil olarak kabul edilmesinin kararlaştırıldığı, davacı yanın 23.01.2015 tarihli dilekçesiyle, icra takibine konu edilen 25.000 TL ve 14.000 TL bedelli senetler ile 30.04.2011 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.03.2011 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.06.2011 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 28.02.2011 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.05.2011 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.07.2011 vade tarihli 10.000 TL bedelli senetlerin kendisine verildiğini beyan ettiği, davacının şikayeti üzerine yapılan soruşturmada savcılıkça davalılar hakkında dolandırıcılık suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, davacının davalılardan Veysel Karani ile 20.12.2010 tarihinde dava konusu 16 no’lu bağımsız bölümün satışı ve davalı ...’nin taşınmazı üzerine almadan başka birine satmak istemesi nedeniyle alınacak senetlere davalılardan Saliha’nın kefil olması hususlarında 20.12.2010 tarihli adi yazılı sözleşme ve ek sözleşmeyle anlaştıkları, aynı tarihte davacı tarafından dava konusu 16 no’lu bağımsız bölümün davalılardan ...’a satış yolu ile temlik edildiği, davacının satış karşılığı davalılar Veysel Karani ve Saliha’dan aldığı senetlerin ödenmediğini ve tahsil kabiliyetinin de bulunmadığını ileri sürerek iptal tescil, olmadığı taktirde bedel istekli eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Ancak, satış bedelinin ödenmemiş olması tek başına tapu kaydının iptal nedeni olmayıp, somut olayda davacı şirketin satış iradesinin bulunduğu, dava konusu 16 no’lu bağımsız bölümü iradi olarak davalı ...’e temlik ettiği, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 818 sayılı BK"nun 217. maddesi delaletiyle 211. ( 6098 sayılı TBK"nun 246. maddesi delaletiyle 235. ) maddesi hükmü uyarınca, satış bedelinin ödenmemesi halinde akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe, satılan şeyin istirdadının bir başka deyişle iptal ve tescilin istenemeyeceği, satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği açıktır. Bütün bu açıklamalar karşısında iptal tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı yanın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine.Ne var ki; davacının bedel isteği yönünden inceleme yapılması, taşınmazın satış bedeline ilişkin senetlerin tahsil edilip edilmediğinin araştırılması, tahsil edilmemiş ise ödenmeyen taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi