1. Hukuk Dairesi 2016/10787 E. , 2019/3697 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TESPİT
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR-
Davacılar, ... Sulh Hukuk Yargıçlığının 1952/883 esas 1952/871 karar sayılı 02.08.1952 tarihli kararı ile “ ... İlçesi, ... , ... Mahallesi ve ... , sathı mailde ... arsası ve ... , ... ... ’e ait arsa, şimalen ... arsası, cenuben ... ve ... demir arsaları ile mahdut 2.100 m2 yüzölçümündeki gayrımenkulün mirasbırakanları ... oğlu ... adına tesciline” karar verildiğini ve anılan kararın 09.09.1952 tarihinde kesinleştiğini, tescil için başvurduklarında kararda belirtilen yerin hangi taşınmaza ait olduğunun tespit edilemeyeceği gerekçesiyle tescil istemlerinin tapu müdürlüğünce reddedildiğini ileri sürerek ... Sulh Hukuk Yargıçlığının 1952/883 esas 1952/871 karar sayılı 02.08.1952 tarihli kararında belirtilen taşınmazın davacılar adına payları oranında tapuda tesciline esas olmak üzere halihazırda hangi taşınmaza karşılık geldiğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106. maddesine göre hükmen tespitine karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, hukuki yarar bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tescil kararının tavzihi yoluna gidilebilecekken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunun 106/1. maddesinde, “Tespit davası yoluyla, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.”; yine aynı Kanunun 2. maddesinde, ""Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. "" düzenlemelerine yer verilmiştir.Somut olaya gelince; dava, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK"nun) yürürlüğü zamanında 03.09.2014 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde açılmış ve yargılama sonucunda hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın 6100 sayılı HMK"nun 106. maddesine dayanılarak açılan tespit davası ve mal varlığına ilişkin bir dava olduğu gözetildiğinde davanın HMK"nın 2. maddesi kapsamında kaldığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır.Hâl böyle olunca; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince, görev dava şartlarından olup, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında re’sen araştırılması gerektiğinden, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.