Esas No: 2016/6625
Karar No: 2018/1459
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/6625 Esas 2018/1459 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü 102 ada 1 parsel sayılı 1.508.548,74 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiş, 102 ada 2 parsel sayılı 602.853,94 m2 yüzölçümündeki taşınmaz mera vasfıyla orta malı olarak tespit edilmiş, Orman Yönetiminin tespite itirazı üzerine Mutki Kadastro Mahkemesinin 2008/42-2010/35 sayılı kararı sonucu orman vasfıyla Hazine adına tescil edilmiş, yine 102 ada 27 parsel sayılı 18.907,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, Orman Yönetiminin tespite itirazı üzerine Mutki Kadastro Mahkemesinin 2008/40-2012/134 sayılı kararı sonucu orman vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, köy tüzel kişiliğini hasım göstererek ... köyünde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman sınırlandırılması yapıldığını ve 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan ve orman olan kısımların orman sınırları dışında bırakılarak, orman sınırının daraltıldığını, orman sınırları dışında bırakılan alanların orman olarak sınırlandırılarak orman alanına dahil edilmesi talebi ile dava açmış, mahkemece davanın reddine, 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbiti gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2012/6318 - 13115 sayılı kararıyla “1) Davacı ... Yönetimi; ... köyünde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman sınırlandırılması yapıldığını ve 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan ve orman olan kısımların orman sınırları dışında bırakılarak orman sınırının daraltıldığını, orman sınırları dışında bırakılan alanların orman olarak sınırlandırılarak orman alanına dahil edilmesi talebi ile dava açmış olup, dava dilekçesine ekli memleket haritası üzerinde dava konusu edilen yerleri kırmızı ile taramak suretiyle gösterilmiştir. Davacı ... Yönetiminin 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik açmış olduğu bir dava söz konusu olmayıp Orman Yönetimi tarafından 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan ve ekli memleket haritasında kırmızı ile taramak suretiyle gösterilen kısma yönelik olarak dava açılmış olduğundan, Hazinenin 102 ada 1 parsele yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Çekişmeli ... Köyü, 102 ada 1 numaralı parsel yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırması sırasında kadastro ekiplerince 1508548,74 m2 yüzölçümü ile orman vasfı ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, bu sınırlandırma sırasında orman sınırları dışında bırakılan 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan ve dava dilekçesine ekli memleket haritasında kırmızı ile taramak suretiyle gösterilen alanın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Dava, kadastro komisyonunca orman sayılmayarak orman sınırları dışına çıkarılan 102 ada 1 sayılı parsele bitişik dava dilekçesine ekli memleket haritasında kırmızı ile taramak suretiyle gösterilen alana yönelik orman kadastrosuna ve genel arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan ve kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli 102 ada 1 numaralı parsel orman olarak sınırlandırılmış, ancak; bu parselle çevrili olan ve dava dilekçelerine ekli krokilerde kırmızı taralı olarak gösterilen alanlar 5304 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince kurulan kadastro komisyonu tarafından orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, dava edilen taşınmazın 102 ada 1 numaralı orman vasfı ile Hazine adına tesbit edilen taşınmaz olduğu değerlendirilerek davanın reddine ve ... köyü, 102 ada 1 numaralı parselin orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmişse de, yörede orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu; 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi 5304 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce bu madde hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, kadastro çalışma alanı sınırlarında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilmekte ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından bu yerde bulunan ormanların sınırlaması ve orman sınırı dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tesbit ve haritasına işaretlenerek tutanaklarıyla birlikte kadastro ekiplerine teslim edilmekte ve bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri orman kadastro komisyonunun düzenlediği harita ve tutanaklar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilmekte, eğer iki ay içinde orman kadastro komisyonları orman sınırını belirlemezse, kadastro alanı sınırları arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenerek, çalışmalar yürütülmekte ve arazi kadastro ekiplerince bu şekilde tesbit ve ilân edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılmakta ve yasanın 9. maddesine göre yapılan itirazlar aynı kanunun 10. maddesi hükmüne göre komisyonlar tarafından incelendikten sonra ister orman kadastro komisyonları tarafından, isterse arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenen orman parsellerine ait tesbit tutanakları ile aynı çalışma alanında bulunan diğer taşınmazların kadastro tutanaklarına göre yapılan tesbitlere dayanılarak, düzenlenen askı cetvelleri ile pafta örnekleri 30 gün süre ile ilân edilmekte ve askı ilân süresi içinde itiraz edilmeyen tesbit tutanakları kesinleştirilerek aynı Kanunun 12. maddesi gereğince tapuya tescil edilmekte, askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde dava açılan parsellerle ilgili uyuşmazlıklar 3402 sayılı Kanunun 25, 26, 27, 28, 29 ve 30. madde hükümlerine göre karara bağlanmakta, daha önce orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyularak bu ormanlar hakkında aynı kanunun 22/4. maddesi hükmü uyarınca işlem yapılmakta idi.
Ancak, 22.02.2005 gün ve 5304 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi değiştirilmiş ve "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak, bu çalışmalarda kadastro ekibine, Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisinin tarım müdürlüklerince görevlendirilerek bir yüksek ziraat mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re"sen devam ettirilir" şeklini almıştır.
3402 sayılı Kanunun değişik 4/3. maddesi gereğince kurulan komisyonlara 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesini uygulama görevi verilmemiştir. Bu komisyonlar o çalışma alanında nitelik kaybetme araştırmasına girmeden öncesi ve halen orman olan taşınmazların orman niteliğiyle tesbit tutanaklarını düzenlemekle görevlidir. Bu komisyonlarca orman niteliğiyle tesbit tutanağı düzenlenerek otuz günlük kısmi ilâna çıkartılan taşınmazlar hakkında hak sahipleri, bu yerlerin orman niteliğini yitirdiği konusunda değil, sadece eskiden beri orman niteliğinde olmadığı konusunda kadastro mahkemesinde, Orman Genel Müdürlüğüne husumet yönelterek dava açacaklardır.
Ancak; orman niteliğinde tesbit tutanakları düzenlenerek 30 günlük kısmi ilâna çıkartılması halinde, hak sahibi olan Orman Genel Müdürlüğü ya da Hazine orman alanları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında orman savı ile dava açabilecekmidir? Hemen belirtmek gerekir ki; Kanunlarımızda bunu engelleyen hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine 6831 sayılı Yasanın 11/1.maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü, kadastro sırasında orman sınırı dışında bırakılan orman alanlarının bulunduğunun tesbiti halinde, bu yerlerin orman sınırı içine alması konusunda dava açmak zorundadır. 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince "Kadastro mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar" orman parsellerinin kısmi ilâna çıkartıldığı tarihte henüz tesbit tutanakları düzenlenmeyen maliki, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan taşınmazlar hakkında Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinin verdiği dava açma yetkisini nasıl ve kime karşı kullanacaktır?. 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi hükmüne göre "tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine müracaatla sınırlamaya ve 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri bakanlığı), Orman Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir". Görüldüğü gibi Kanun, Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğüne aleyhlerine olan tutanak harita ve kararlara karşı itiraz davası açmakla yükümlü olduğu gibi 3224 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2/g maddesi Orman Genel Müdürlüğüne "orman kadastrosu ve mülkiyetle ilgili işlemlerini özel mevzuatına göre yürütmek" görevini vermiştir. 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan işlem 6831 sayılı Orman Kanunu ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu aynı anda birlikte ve iç içe uygulanarak yapılan karma bir kadastro işlemdir. 3402 sayılı Yasa ile 6831 sayılı Kanunun hiçbir maddesi yürürlükten kaldırılmamış, aksine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/D maddesinde ormanlar hakkında, bu yasada hüküm bulunmayan hallerde özel kanunun (6831 sayılı Kanun) uygulanacağı öngörüldüğünden 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosunda, bu yasanın belirlediği usul hükümleriyle birlikte, özel Kanun olan 6831 sayılı Kanunun belirlediği hükümlerin de uygulanması gerekir. 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlar hakkında orman olduğu konusunda "olumlu orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlendiği kabul edilerek hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere, orman sınırları dışında bırakılan, yani orman olmadığı konusunda "olumsuz orman harita ve kadastro tutanağı" düzenlenmiş sayılan taşınmazlar hakkında, Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğüne, askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açma olanağı 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde tanındığı gibi 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman olduğu konusunda "olumlu harita ve tesbit tutanağı" düzenlenen parsellerde (kısmî ilâna çıkartılan parseller ) hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere tanınan dava hakkının, orman sınırı dışında bırakılarak o tarihte henüz arazi kadastro tesbit tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte "olumsuz orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlenmiş olduğu kabul edilerek 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesindeki kadastro tesbit tutanağının düzenlenme koşulu aranmadan bu taşınmazlar hakkında da Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğüne de dava açma hakkının tanınmış olduğunun kabulü gerekir. Şunu da, belirtmek gerekir ki, kısmi ilâna çıkartılan orman parsellerinden sonra kültür arazisi olarak tesbit tutanakları düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü, orman savı ile itiraz edebileceği gibi, itiraz edilmeyen ya da itirazları komisyonca ret edilerek kültür arazisi niteliği ile tesbit tutanakları düzenlenip 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince askı ilânına çıkartılan parseller hakkında HGK"nın 13.07.1996 gün 1996/20 – 459 - 556 ve 13.05.1996 gün ve 1996/20 - 566 - 1998/338 sayılı kararlarındaki ilke gereğince Orman Genel Müdürlüğü ile Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) orman savı ile kadastro mahkemelerinde dava açabileceklerini ya da HGK"nın 16.05.2001 gün ve 2001/20 – 401 - 416 sayılı kararında kabul edildiği gibi başkaları tarafından süresinde açılan davaya, aynı Kanunun 26/D maddesi gereğince katılabileceklerini önleyen hiç bir yasa hükmü bulunmamaktadır.
Tesbit tutanağı düzenlendikten sonra açılacak davalarda husumetin, tesbit malikine yada kadastro komisyonunca malik sonradan değiştirilmişse onlara yöneltilerek açılması gerektiği usul hukukunun temel ilkesidir. Asıl sorun, orman niteliğindeki parsellerin kısmi ilâna çıkartıldığı tarihte henüz kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği için maliki, zilyeti, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan ancak orman sayılmayarak hakkında "olumsuz kadastro harita ve tutanağı düzenlenmiş" sayılan taşınmazlar hakkında Orman Genel Müdürlüğü ya da Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) kadastro mahkemesinde orman savı ile açacağı davada husumetin kime ya da kimlere yöneltileceğidir.
Dava açıldığı sırada, bu davanın sonucu kim ya da kimleri etkileyeceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyeti onlara ait olacağı Usul Hukukunun temel kuralıdır. Ancak dava konusu edilen ve dava dilekçesine ekli memleket haritasında kırmızı ile taramak suretiyle gösterilen alan içinde bulunan taşınmazlara ilişkin dava tarihinde tesbit tutanağı düzenlenmediğinden, dava konusu olan taşınmazın gerçek hak sahibi belli değildir. Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü taşınmazda hak sahibinin kimler olduğu konusunda otuz günlük askı ilân süresi içinde idari bir araştırma yapıp, bu araştırma sonucuna göre belirlenecek gerçek ya da tüzel kişilere husumet yöneltilerek askı ilân süresi bitmeden dava açılmalıdır denebilirse de, bu kısa süre içinde, dava edilecek taşınmazda hak sahibi olanlar her zaman tesbit edilemeyeceği gibi, yapılacak araştırma sonucu tesbit edilecek hak sahipleri her zaman gerçeği de yansıtmayabilir. O halde, kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman savı ile otuz günlük askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere karşı açılabileceğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle mahkemece dava konusu olan ve dava dilekçelerine ekli memleket haritasında kırmızı ile taramak suretiyle gösterilen alanın kadastro paftası ile çakıştırılması yapılarak genel arazi kadastrosu sırasında hangi parsel numaralarını aldığı tesbit edilmeli, parsellere ilişkin kadastro tutanakları getirtilerek, davaya konu taşınmazlarda hak sahibi olanlar (tesbit malikleri) belirlenmeli ve bu parseller davalı hale getirtilmeli, bu parseller içinde malik hanesi açık bırakılarak düzenlenen ve mahkemeye gönderilen tesbit tutanaklarının bulunması halinde bu parsellere ilişkin dava dosyaları bu dava dosyası ile birleştirilmeli, aynı şekilde dava konusu alan içinde kaldığı anlaşılan parsellere ilişkin kadastro mahkemesinde açılmış dava bulunmakta ise bu dava dosyaları da eldeki dava ile birleştirilip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulduktan sonra taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerekir.
Bu ilkeler gözönünde bulundurularak, kadastro ekiplerince dava konusu edilen taşınmazlara ait düzenlenen tesbit tutanakları getirtilerek tesbit malikleri davaya dahil edildikten sonra işin esasına girilerek bu kısmın orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava konusu parselin 102 ada 1 nolu parsel olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiş, yapılan araştırmada dava konusu edilen alanların 102 ada 2 ve 27 parsel sayılı taşınmazlara denk geldiği tespit edilmiş, birleşen davacı ..."un ... köyü 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanlarından bu yana zilyetliğinde bulunduğu ve adına tesciline karar verilmesi talebiyle açtığı davanın bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, yapılan yargılama sonucunda esas dava ile birleşen 2014/38 Esas sayılı davanın reddine dava konusu... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkinde kain 102 ada 27 parsel sayılı taşınmazın, yine aynı köy köy içi mevkiinde kain 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti gibi kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazlar başında usulüne uygun olarak keşif icra edilmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile yetinilerek Orman Yönetimince dava konusu edilen taşınmazların hali hazırda tapuda orman vasfıyla kayıtlı oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın “Keşif Kararı” başlıklı 288. maddesi “Hâkimin uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımı ile bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur.” şeklindedir. Aynı Kanunun “Keşfe Yetkili Mahkeme” başlıklı 289/1. maddesinde “Keşif, davaya bakan mahkemece icra edilir. Keşif konusu, mahkemenin yargı çevresi dışında ise inceleme istinabe suretiyle yapılır.” ve “Keşfin Yapılması” başlıklı 290/1. maddesinde “Keşfin yeri ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. Keşif, taraflar hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır.” ifadesine yer verilmiştir.
Buna göre, mahkemece, öncelikle dava konusu olan ve dava dilekçelerine ekli memleket haritasında kırmızı ile taramak suretiyle gösterilen alanın kadastro paftası ile çakıştırılması yapılarak genel arazi kadastrosu sırasında hangi parsel numaralarını aldığı tesbit edilmeli, parsellere ilişkin kadastro tutanakları getirtilerek, davaya konu taşınmazlarda hak sahibi olanlar ( tesbit malikleri ) belirlenmeli ve bu parseller davalı hale getirtilmeli, bu parseller içinde malik hanesi açık bırakılarak düzenlenen ve mahkemeye gönderilen tesbit tutanaklarının bulunması halinde bu parsellere ilişkin dava dosyaları bu dava dosyası ile birleştirilmeli, aynı şekilde dava konusu alan içinde kaldığı anlaşılan parsellere ilişkin kadastro mahkemesinde açılmış dava bulunmakta ise bu dava dosyaları da eldeki dava ile birleştirilip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulmalı, takiben HMK"nın 290. maddesine göre keşif kararı verilmeli, mahkeme heyeti ile bizzat mahallinde keşif yapılmalı, keşif tutanağı düzenlenmeli ve keşif sonucunda bilirkişilere rapor tanzim ettirilerek taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/02/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.