20. Hukuk Dairesi 2016/6928 E. , 2018/1456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında...köyü 109 ada 4, 101 ada 34 ve 49, 110 ada 1, 34, 48 ve 61 parsel sayılı taşınmazlar, senetsizden Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacılar, taşınmazların dedelerinden kalma 100 yılı aşkın bir süredir zilyet ettikleri iddiasıyla dava açmış, mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parsellerin kadastro tutanağında belirtildiği gibi tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2011//13150-11634 E.K. sayılı kararıyla “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; davacı gerçek kişiler tarla-çayır ve arsa niteliği ile kimin tarafından kullanıldığı bilinemediğinden Hazine adına tespit edilen taşınmazlara yönelik olarak kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğe dayanarak kadastro tespitine itiraz davası açmışlardır. Ancak çekişmeli taşınmazların orman niteliğinde taşınmaza hudut olduğu saptanmasına rağmen, çekişmeli taşınmazların orman niteliğinde olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmamış, mahalli bilirkişiler kadastro öncesine kadar tarım arazisi olarak kullanıldığını, ancak terör nedeniyle 1992 yılında köyün boşaltıldığını ve 2002 yılında köye tekrar dönüş izni verildiğini, ziraat bilirkişi ise 2. sınıf tarım arazisi olduğunu ancak kullanılmadığını ve toprak işlemesi yapılmadığını açıkladığı halde mahkemece çelişkiler giderilmeden gerekçede davacıların köyü terklerinden öncesinde ve sonrasında ekonomik amaca uygun kullanımları olmadığı ve güvenlik nedeniyle köyün terk edilmesinin yasal anlamda iradi terk olmayacağı değerlendirilmemiş, bu nedenle köyün zorunlu olarak terkinden önceki davacıların zilyetlikleri ve sürdürülüş biçimi yeterince araştırılmamış, çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazların kadastro tutanaklarında davalı olan varsa dava dosyaları getirtilerek çekişmeli taşınmazların konumu birlikte araştırılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazların öncesinin orman niteliğinin ve hukuki durumunun belirlenmesi ve eğiminin doğru olarak hesaplanması için, yöreye ait bulunabilecek en eski memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafı ile belediyede bulunan halihazır harita ve münhanili haritalar ile varsa topografya haritaları ile 1985-1990’lı yıllardan sonraki durumunu gösteren memleket haritası ve hava fotoğrafları bulundukları yerden getirtilerek bir orman, bir ziraat ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılarak memleket haritası, hava fotoğrafı, amenajman planı, münhanili harita ve topografya haritası çekişmeli taşınmaza ve çevresine uygulanarak haritalardaki konumu saptanıp, taşınmazın eğimi duraksamaya yer vermeyecek biçimde hesaplatılmalı, anılan belgeler, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli;
taşınmaza komşu kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanaklarının dayanakları uygulanmalı, 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 sağlayan gün ve 31/13 E.K.;14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; varsa üzerindeki ağaçların cinsleri yaşları, adetleri belirlenmeli, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, hukuken ve bilimsel olarak ve Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2000 gün ve 2000/20-1663/1694 E.K. sayılı kararında açıklandığı gibi eğimi % 12’nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde ve 6831 sayılı Kanunun 1/j bendi kapsamı dışında olduğu gözetilmelidir.
Yukarıdaki yöntemle yapılan araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın evveliyatının ve fiili durumunun orman olmadığının, ancak taşınmazlardan biri ya da birkaçının tüm yönlerde devlet ormanı ile çevrili orman içi açıklık olduğunun saptanması halinde 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamındaki yerlerden olduğu düşünülmeli, orman araştırması sonucunda davaya konu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı taktirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Öncelikle, 1985-1990’lı yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğraflarında taşınmazın niteliğinin ne şekilde görüldüğü, zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yönünde rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları, davalıysa dava dosyaları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişi ve varsa zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; köyün zorunlu olarak terkinden önce kadastro tespit tarihine kadar zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp, ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olup olmadığı araştırılmalı, kadastro tutağında imzası bulunan tutanak tespit bilirkişileri dinlenmeli, oluşursa mubayenet giderilmeli, davacı gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, zorunlu nedenlerle terkin iradi terk sayılamayacağı değerlendirilmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden araştırma yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra 101 ada 49 parsel ve 110 ada 48 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki dava tefrik edilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Köy Etrafı mevkiinde kain 101 ada 34 parsel, aynı köy, Köy İçi mevkiinde kain 109 ada 4 nolu parsel, aynı köy Köy İçi mevkiinde kain 110 ada 1 parsel, aynı köy köy içi mevkinde kain 110 ada 34 parsel, aynı köy köy içi mevkinde kain 110 ada 61 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 26/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.