Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5564
Karar No: 2019/3639
Karar Tarihi: 11.06.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/5564 Esas 2019/3639 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/5564 E.  ,  2019/3639 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ... "in, dava konusu 5384 ve 6086 parsel sayılı taşınmazlarını 05.03.2007 tarihinde davalı yeğeni ... ye satış suretiyle devrettiğini, anılan temlikin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, kanser hastası olan davacıların mirasbırakanının tüm ihtiyaçlarını kendisi ve dava dışı babası tarafından karşılandığını, satış bedelinin murise ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... "in, dava konusu 5384 ve 6086 parsel sayılı taşınmazlarını 05.03.2007 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği, mirasbırakan ... "in 26.07.2007 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak öldüğü, geriye davacı kardeşleri ... ve ... ile dava dışı kardeşi ... "in kaldıkları, davalının murisin yeğeni (... "in oğlu) olduğu, mirasbırakanın, kardeşi ... ve yeğeni davalı ..."nin ailesi ile uzun yıllardır birlikte yaşağı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan, çekişme konusu taşınmazın satış şeklinde davalıya temlik edildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır. Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat sorumluluğunun kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olaya gelince, açıklanan olgular ve tanık anlatımları yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın davalı ... ve ailesi ile uzun yıllardır birlikte yaşağı, ölmeden evvel kanser tedavisi gördüğü, bu süreçte de kendisine davalı ve ailesi tarafından bakıldığı, sağlık güvencesinin olmadığı, davacı kardeşleri arasında küslük bulunmadığı, bir başka ifadeyle mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulmadığı açıktır. Bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi doğru değildir.Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.06.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİ-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre; mirasbırakan Hüseyin"in tüm malvarlığını oluşturan dava konusu iki parça taşınmazını 05.03.2007 tarihinde davalı yeğenine satış şeklinde temlik ettiği, 26.07.2007 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak öldüğü anlaşılmaktadır. Davalı 07.09.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; muris ile davacı tarafın hiç konuşmadıklarını ve devamlı küs olduklarını bildirmiştir. Davalının taşınmaz satın alabilecek ekonomik gücü bulunmadığı ve taşınmazların tapuda gösterilen değerleri ile gerçek değerleri arasında aşırı fark olduğu da tanık beyanları ve bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır. Mirasbırakanın kanser hastası olduğu ve davalı tarafından bakıldığı belirtilmiş ise de, taşınmazlarından birini vererek kendisine baktırabilecek iken, tüm malvarlığını oluşturan her iki taşınmazını da temlik etmiş olmasında mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmayı amaçladığı sonucuna varılmaktadır. Açıklanan sebeplerle, muvazaa olgusu sabit görüldüğünden davanın kabulüne ilişkin hükmün onanması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi