Esas No: 2020/3497
Karar No: 2022/2490
Karar Tarihi: 12.04.2022
Danıştay 4. Daire 2020/3497 Esas 2022/2490 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2020/3497 E. , 2022/2490 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/3497
Karar No : 2022/2490
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Özel Eğitim Hizmetleri Ticaret AŞ'nin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına tarh edilen 2013/7-2014/6. dönemi vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; asıl amme borçlusu şirket hakkında "Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında mal varlığına dahil edilmesi gereken mal, hak ve alacaklar ile borçlarının olup olmadığının araştırılması" konulu ... tarih ve ... sayılı Görüş ve Öneri Raporu düzenlendiği, düzenlenen inceleme ve değerlendirme raporunda kurumun toplam malvarlığı ile borçları tespit edilerek belirtilen tahsilat, takip ve ödeme işlemlerinin İl KHK İşlemleri Bürosunca gerçekleştirilmesi gerektiği sonucuna varıldığı görülmüş ise de; davalı idarece İl KHK işlemleri Bürosunca rapor doğrultusunda ne tür işlemler yapıldığı, tahsilat ve ödemelerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, taşınır ve taşınmaz varlıklarının nakde dönüştürülüp dönüştürülmediği, dolayısıyla usulünce bir tasfiye sürecinin işletilerek tasfiyenin sonuçlandırıldığı ortaya konulamadığından tasfiyenin sona erdiğinin kabulü mümkün bulunmadığı, bu itibarla asıl mükellefin tasfiye edilme koşulu gerçekleşmemiş olup, davalı idare tarafından ilgili dönemde şirket kanuni temsilcisi olduğu kabul edilen davacının bu aşamada şirket adına önerilen vergi ve cezalardan sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığından davacı adına tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketin tüzel kişiliğinin sona ermiş olması sebebiyle yapılacak vergi tarhiyatının ve kesilecek cezaların tasfiye öncesi dönemde kanuni temsilci olan davacı adına yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Kanuni temsilci olmadığı dönemler için adına tarhiyat yapılmasının dayanaksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın onanması gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 365. maddesinde, "Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur.", 367. maddesinde, "Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. ....Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.", "Temsil yetkisi" başlıklı 370. maddesinde de, "Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır." hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümler uyarınca, anonim şirketlerde, temsil ve ilzam yetkisinin yönetim kurulu üyelerinden bir kısmına ya da müdür sıfatıyla üçüncü bir kişiye verilebilmesi mümkün olup, bu yetkinin verilmesi halinde asıl borçludan alınamayan vergi borçlarının tahsili amacıyla ancak temsil ve ilzam yetkisi taşıyan kişiler nezdinde takip yapılabilecektir. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen bu tür bir yetkisi bulunmayan kişilerin kanuni temsilci sıfatıyla şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden, 27/02/2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan 12/02/2008 tarihli Genel kurul kararı ile ortağı olduğu ... Özel Eğitim Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketinin 21/02/2008 - 21/08/2009 tarihleri arasında imzaya yetkili yönetim kurulu başkanı olduğu, 05/05/2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre şirketi yönetim kurulunun temsil edeceğine karar verildiği, şirket yönetim kurulu başkanının mail ..., yardımcısının ..., üyenin ... ve genel müdürün ... olduğu, 22/12/2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre yönetim kurulu başkan ve üyelerinin 05/05/2010 tarihli gazetede yer verilen isimlerle aynı olduğu, ve genel müdürün ... olarak atandığı, 19/09/2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre yönetim kurulu başkan ve üyelerinin 05/05/2010 tarihli gazetede yer verilen isimlerle aynı olduğu ve genel müdürün ... olarak atandığı, 26/02/2014 tarih 8516 sayılı gazeteye göre yönetim kurulu başkan ve üyelerinin 05/05/2010 tarihli gazetede yer verilen isimlerle aynı olduğu, 01/04/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre şirket yönetim kurulu başkanının ..., üyenin ... olduğu ve diğer üyeliğe 10/02/2017 tarihine kadar ...'nin seçildiği ve genel müdürün ... olduğu, 23/12/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre şirket yönetim kurulu başkanının ..., yardımcısının ..., üyenin ... olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen hususlar birarada değerlendirildiğinde, davacı ...'in ... Özel Eğitim Hizmetleri Tic. A.Ş.'nin uyuşmazlık konusu dönemde yönetim kurulu başkanlığı veya yönetim kurulu üyesi olmadığı açıkça görüldüğünden, idarenin de aksini ortaya koyacak başka bilgi/belge sunamadığı dikkate alındığında davacının söz konusu şirketin kanuni temsilcisi olduğundan bahisle davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığından sonucu itibariyle Vergi Dava Dairesi kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 12/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.