1. Hukuk Dairesi 2016/3889 E. , 2019/3637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ve Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ... "ın maliki olduğu dava konusu 852 ada 80 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 17.01.1980 tarihinde ikinci eşi ve davalıların annesi olan ... "a satış suretiyle devrettiğini, adı geçenin 2009 yılında ölümü ile davalı çocuklarına 3/16"şar payın intikal ettiğini, anılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı alırken anneleri ... "ın madddi katkıda bulunduğunu, muris ile eşinin edinilmiş mallara katılma rejimini seçtiklerini ve ayrıca devrin minnet duyguları ile yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... "ın kayden maliki olduğu çekişme konusu 852 ada 80 parsel sayılı taşınmazın ½ payını üzerinde tutarak kalan ½ payını 17.01.1980 tarihinde 1954 yılında evlendiği ikinci eşi ... "a satış suretiyle devrettiği, ... "ın da 2009 yılında ölümü ile 3/16"şar payın davalı çocuklarına intikal ettiği, mirasbırakan ... "ın 02.04.2013 tarihinde öldüğü geriye ilk eşi ... "dan olan çocukları davacılar ... ile ... ve ikinci eşi ... "dan olan davalı çocukları ... ile ... kaldığı anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı hususlarının araştırılmasında ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, dosya kapsamından mirasbırakan Turhan Sadık ile davacılar arasında husumet bulunmadığı, onlardan mal kaçırmak için nedeninin olmadığı anlaşılmaktadır. Temlikin muvazaalı olduğundan söz edilebilmesi ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için murisin temliki mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yaptığının kanıtlanması zorunludur.Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK"nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile 05.01.2007 tarihli temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat yükünün davacılara yüklendiği tartışmasızdır.Eldeki davada, diğer mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya konulamamıştır. Kaldı ki, mirasbırakanın uyuşmalık konusu taşınmazın tamamını devredebilecekken sadece yarı payını devretmiş olması da devrin muvazaalı olmadığını göstermektedir.
Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.