3. Hukuk Dairesi 2017/2655 E. , 2018/656 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında imzalanın 01/04/2010 tarihli kira sözleşmesine istinaden davalıya ait taşınmazda kiracı olduğunu, davalı tarafından sözleşmedeki muacceliyet hükmü de işletilerek aleyhinde takip yapılmasına rağmen davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, talep edilen kira bedelinin ise taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline ve icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan 21.125,00-TL nın istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; açılan davanın hukuka aykırı ve haksız menfaat sağlamaya yönelik olduğunu, davacının kira bedellerini ödemeyerek temerrüde düştüğünü bu nedenle aleyhinde takip başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının takip tarihi itibariyle 11.742,27 TL borçlu olmadığının tespiti ile bu kısma ilişkin icra dosyasına fazladan ödenen 15.094,30 TL"nın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm
altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun"da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354"ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.
Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01.04.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme tekstil atölyesi olarak kullanılmak üzere davalı alacaklı ... ile davacı borçlu ... arasında imzalanmıştır. Kira sözleşmesinde aylık kira bedelinin net 1.150,00TL olduğu, her ayın 5’inde peşin olarak ödeneceği, sözleşmenin özel şartlar 6. maddesinde ise, kira bedellerinden herhangi biri gününde ödenmezse kira dönemi sonuna kadar olan müteakip tüm kiraların muacceliyet kespedeceği hükmüne yer verilmiştir. Davalı alacaklı tarafından 11.10.2012 tarihinde başlatılan icra takibinde, aylık 1.815,00-TL kira bedeli üzerinden 2012 yılı Nisan ayı ile 2013 yılı Nisan ayları arası kira alacaklarının işlemiş faiziyle birlikte toplam 23.910,00 TL olarak talep edildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde mevcut ödeme belgelerinin incelenmesinden takip talebine konu 2012 yılı Ağustos ve Eylül ayları kira bedelleri yönünden muacceliyetin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmakta ise de, dosya kapsamından kiracının Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece kiracının tacir olup olmadığı araştırılarak, tacir olması durumunda hakkında TBK.’nun 346.maddesinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süre ile uygulanamayacağı gözetilmeli, tacir olmadığının anlaşılması halinde ise; yeni yasal düzenleme karşısında bu koşulun davacı kiracı yönünden geçersiz hale geldiği kabul edilerek değerlendirmenin takip tarihi itibariyle ödenmemiş muaccel kira bedellerine göre yapılması ve buna göre davacının borçlu olmadığı dönem ve miktarın tespit edilerek varsa fazla ödenen kısmın davalıdan istirdatına karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.