12. Hukuk Dairesi 2016/32951 E. , 2018/4695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Fiil ehliyeti, Türk Medeni Kanunu"nun 9. ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiili ile hak elde edebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle, hak elde edebilmeyi ve borç altına girmeyi fiil ehliyetine bağlamış, 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırtım etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde; “Yaşının küçüklüğü yönünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da buna benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden olmayan herkes bu kanuna göre ayırtım etme gücüne sahiptir” hükmüne yer verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesi bulunmaması nedeniyle kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamaz. 11/06/1941 gün ve 1941/4-21 sayılı içtihadı birleştirme kararının sonuç bölümünde, ayırtım gücünden yoksun olan kişilerin tasarruf ehliyetlerinin geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Bir kimsenin ehliyetinin tespitinde, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur.
Bunun yanında, HMK’nun 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, kişiye, eyleme ve işleme göre değişmesi, bu yönde yetkili sağlık kurullarından rapor alınmasını gerektirmektedir. Esasen Türk Medeni Kanunu"nun 409/2. maddesi, akıl hastalığı ve akıl zayıflığının, bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
Somut olayda, alacaklının, çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlattığı takipte, şikayetçi 3. kişi ... vasisinin, kısıtlı ..."in uzun zamandır hasta olup akli dengesinin akıllıca yaşam sürmesi için yeterli bulunmadığını, hacir altına alındığını, kısıtlı adına İİK.nun 89/1 ve 89/2. maddeleri uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerine itirazda bulunulamadığını ileri sürerek, gecikmiş itirazlarının kabulü ile 3. kişinin kısıtlı olması nedeniyle gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; 3. kişinin kanuni temsilci tayin olunması icap eden kişilerden olması sebebiyle, haciz ihbarnamelerinin kendisine gönderilemeyeceği, bu durumun kamu düzenine ilişkin olduğu gerekçesi ile 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verildiği görülmektedir.
.... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 30/06/2015 tarih ve 2015/891 E.- 2015/825 K. sayılı kararı ile .... Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 29/06/2015 tarih, 180321 sayılı raporu uyarınca 3. kişi ..."in TMK"nun 405. maddesi gereğince kısıtlanmasına ve kendisine vasi atanmasına karar verildiği, takip dosyasından 3. kişi adına gönderilen haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihlerinin ise, vesayet karar tarihinden daha önceki tarihli olduğu anlaşılmaktadır.
Vasi, 3. kişinin uzun zamandır hasta olup akli dengesinin akıllıca yaşam sürmesi için yeterli bulunmadığını, hacir altına alındığını ve kısıtlı adına İİK.nun 89/1 ve 89/2. maddeleri uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerine itirazda bulunulamadığını ileri sürmüş olup, hukuki işlemlerde, tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu hususun mahkemece re"sen dikkate alınması zorunludur.
O halde mahkemece, 3. kişi ..."in 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihleri itibariyle fiil ehliyetine engel bir akıl hastalığının olup olmadığı araştırılmalı, bunun için de, ... hakkındaki raporlar ile varsa tedavi evrakları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, 3. kişi ..."in 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihleri itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre, alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.