14. Hukuk Dairesi 2018/384 E. , 2018/3013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.09.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 30.10.2017 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, Yoksul Grubu TOKİ Konutları projesi kapsamında davalı ile müvekkili arasında 30.07.2008 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, davalının dava konusu bağımsız bölümün taksitlerini en fazla 240 ay vade ile ödemeyi taahhüt ettiğini ancak zamanında ödemeleri yapmadığı gibi taşınmazı tahliye de etmediğini ileri sürerek, davalının dava konusu bağımsız bölüme müdahalesinin men’i ve taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının müdahalesinin men’ine ve taşınmazdan tahliyesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Toplumdaki değişmelere bağlı olarak ülkemizde tüketiciler ile satıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkların giderek artması, uyuşmazlıkların çözümünün ise uzmanlık gerektirmesi dikkate alınarak özel nitelikte Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (4077sayılı TKHK) çıkarılmış, Kanunun uygulanmasından doğan ihtilaflara bakmak üzere de Tüketici Mahkemeleri (4077 s. K. m. 23) ihdas edilmiştir.
Tüketici mahkemelerinin görevleri, Kanunda; “Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” denilmek suretiyle belirlenmiştir (4077 s. TKHK m. 23/1). Maddede, açıkça “bu kanun…” tabiri kullanıldığına göre, TKHK’nin kapsamının ne olduğunu belirlemek gerekir. 4077 s. TKHK’nin kapsamı aynı Kanun’un 2. maddesinde gösterilmiş olup, “Bu Kanun, 1. maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” denilmek suretiyle 1. maddeye yollama yapılmıştır. Kanun’un 1. maddesinde belirtilen amaçlar ise; “kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek” olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, Kanun’un kapsamı belirlenirken “her türlü tüketici işleminden” bahsedilmiş olup, “tüketici işlemi”nin ne olduğu da “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade etmektedir (4077s. TKHK m. 3/h). Kanunda tüketici ile satıcı - sağlayıcı arasındaki “her türlü hukukî işlem” denildiğine göre, hukuki işlem 4077 s. Kanun’da düzenlenen bir sözleşme türü olmasa ve hatta sözleşme olarak ortaya çıkmış bir hukukî işlem olmasa dahi tüketici işlemi olarak nitelendirilebilecek ve böylece TKHK kapsamında kalacak, dolayısıyla bu tür işlemlerden kaynaklanan davalar Tüketici Mahkemeleri’nin görev alanında kabul edilecektir (BULUT, Uğur: Sözleşme Görüşmelerinden Doğan Sorumlulukta Tüketici Mahkemelerinin Görevine İlişkin Bir Yargıtay Kararı İncelemesi”, ... Barosu Dergisi, Y. 70, S. 2012/2, s. 336-337).
Kanundaki; tüketici (bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi), satıcı (kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişiler), sağlayıcı (kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişi) kavramları dikkate alındığında (4077 s. TKHK m. 3/e,f ve g) somut olayda taraflardan birinin tüketici olduğu konusunda (4077 s. TKHK m. 2) duraksama bulunmadığına göre, görevli mahkemenin de tüketici mahkemesi olması gerekir.
Mahkemece, kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması gerekirken, çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.