3. Hukuk Dairesi 2021/1570 E. , 2021/3817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 15. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 12. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Başkonsolosluğu" nun konsolosluk işlerinin yürütüldüğü katlara fotokopi, fotoğraf, internet makineleri ile yiyecek ve içecek otomatları kurularak 3 yıl süreyle işletilmesi hususunda davalı ile 27/01/2015 tarihli sözleşme imzaladıklarını, davalının ödemekle yükümlü olduğu aylık 6.500 Euro kira bedelini ödemediği veya eksik ödediği aylar bulunduğunu, davalının halen sözleşme uyarınca ödemesi gereken 2015 yılının Mart ayına ilişkin bakiye 555 Euro, 2015 yılının Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ilişkin 19.500 Euro ve 2015 yılının Temmuz ayı yirmi günlük kira bedeline ilişkin 4.193,40 Euro olmak üzere toplam 24.248,40 Euro kira borcunun bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenmeyen 24.248,40 Euro kira alacağının 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun Hükümleri uyarınca bankaların yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz üzerinden uygulanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; dava dilekçesine cevap vermeyerek açılan davayı kabul etmemiş sayılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince; yargılama sırasında alınan 23.05.2017 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne, 24.248,40 Euro"nun dava tarihinden itibaren işleyecek yabancı paralara bir yıllık uygulanan en yüksek faiz oranı (yıllık %7) ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Hukuki dinlenilme hakkı, temel dayanağını Anayasanın 36"ncı maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne ilişkin düzenlemeden alır. Anayasanın 36"ncı maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Bu düzenlemenin medeni usul hukukundaki yansımasını hukuki dinlenilme hakkı oluşturur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesine göre ; "(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.(2) Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir."
Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunlardan ilki " bilgilenme hakkı" dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmesi zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. ( Y. HGK., 2013/2164 E., 2015/873 K., ve 25.02.2015 T. sayılı kararı )
Yine HMK"nın 280. maddesi hükmüne göre ; "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma günüden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince, hükme esas alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeksizin, rapora karşı itirazlarını sunma hakkı tanınmaksızın, davalının yokluğunda esas hakkında karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, yargılama sırasında alınan 23.05.2017 tarihli bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilip rapora karşı itirazlarını sunma hakkı verildikten sonra, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; bilirkişi raporu tebliğ edilmeksizin, davalının hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde yargılama yapılıp esas hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davalı lehine BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.