14. Hukuk Dairesi 2017/3159 E. , 2018/3004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.04.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.12.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından ayrı ayrı istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, öncesi 2135 ada 1 sayılı parsel olan taşınmaz üzerinde 1979 yılında yapılan evinin bulunduğunu, bu yerde oğlu olan davalı Sebahittin’in oturduğunu, taşınmazın beyanlar hanesinde de şagiller arasında isminin yazılı olduğunu, ancak davalının dava dışı belediyeye başvurarak encümen kararıyla şagiller arasındaki isminin terkinini sağladığını ve şagilini ... olarak yazdırdığını, kayıt maliki olan ... A.Ş.’den bu suretle taşınmazı satın aldığını, gerçek hak sahibi kendisi olduğundan davalı oğlu adına oluşan kaydın yolsuz bir kayıt niteliği taşıdığını, kaydın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın tapu kaydındaki beyanlar hanesindeki belirtmenin belediye encümen kararıyla değiştirildiğini, bedelini ödeyerek kendisinin satın aldığını ve davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı ...Ş., kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini bildirmiştir.
Mahkemece, tapu iptal tescil isteminin reddine, tescile dayanak belediye encümen kararının iptali için idari yargı yerinde dava açmakta davacının muhtariyetine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Dairemizin 25.01.2012 tarihli, 2011/12410 Esas, 2012/825 Karar sayılı ilamıyla “...Dosya arasında yer alan bilgi ve belgelerden, öncesi 2135 ada 1 sayılı parsel olarak tapuda davalı ...Ş. adına kayıtlı olan taşınmazın beyanlar hanesinde davacı ...’in şagil olarak isminin işlendiği, davalının dava dışı belediyeye başvurması üzerine belediye encümenin 01.05.2000 tarih ve 861 sayılı Kararıyla taşınmazdaki şagil isminin “...” olarak değiştirdiği, ilgili tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesi üzerine 21.11.2001 tarihinde şagil olarak tapuya davalının isminin yazıldığı, aynı tarihte de bedelin ödenmesi suretiyle davalının 2135 ada 8 sayılı parseli tapuda satın aldığı görülmektedir.
Taşınmazın davalıya satışına esas olan işlem, belediye encümenin 01.05.2000 tarihli ve 861 sayılı kararıdır. Bu kararda gerekçe olarak “… bahsi geçen binanın sahibinin ... olduğu, şagil gösterilen ...’in ise babası olduğu, parsel etrafındaki komşuların beyanından anlaşılmış olup düzeltilmesi gereği doğmuştur” yazılıdır. Görülüyor ki, dava dışı belediye Türk Medeni Kanununun 1027.maddesi uyarınca ancak mahkeme hükmüyle yapılması gereken bir düzeltmeyi encümen kararıyla gerçekleştirmiştir. Encümenin böyle bir karar almaya yetkisi bulunmadığından, tapuda düzeltmeye esas encümen kararı yok hükmündedir. Yok hükmünde olan bir karar sebebiyle idari yargı yerine iptali için gidilmesi gerekmediği gibi, davalı adına bu kararla yapılan tescil de yolsuz bir tescildir.
Mahkemece yapılması gereken iş, davalıdan taşınmazın satın alınması için kayıt maliki ... A.Ş.’ye yaptığı ödemelerin miktarını sorup saptamak ve belgelendirmek, bu ödemeleri davalı kayıt malikine ödenmek üzere depo ettirmek, depo edildiği takdirde birlikte ifa kuralları gereği mülkiyet aktarımı istemini kabul etmek, aksi takdirde şimdiki gibi davayı reddetmek olmalıdır.
Değinilen bütün bu yönler bir yana bırakılarak istemin yazılı olduğu şekilde hükme bağlanması doğru olmadığından, karar bozulmalıdır, gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamanın 17.12.2012 tarihli oturumunda davacı asilin davadan feragati üzerine davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 01.10.2013 tarihli, 2013/6918-12393 Esas-Karar sayılı ilamıyla “...Somut olayda, davacı 17.12.2012 tarihli oturumda davasından feragat etmiş ise de ... Prof. Dr Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları E. A. Hastanesi Başhekimliğinin 27.12.2012 tarihli sağlık kurulu raporunda “…davacıda parkinson hastalığı ve demans (bunama) tespit edildiği, bu hali ile vekaletname işlemi yapmasının mümkün olmadığı…” belirtilmiştir. Bu nedenle mahkemece sağlık kurulu raporunun düzenlendiği tarihten 10 gün önce davasından feragat eden davacının feragat tarihinde fiil ehliyetini ortadan kaldırır bir hastalığının olup olmadığı hususu re’sen dikkate alınmalı, Adli Tıp Kurumundan bu konuda rapor istenerek davacının 17.12.2012 tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı dolayısıyla bu tarihteki feragatinin geçerli olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir; gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı ...’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Davalı ... AŞ’nin temyiz itirazlarına gelince;
Yargılama giderlerinin kapsamı Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtilmiş, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti de yargılama giderleri arasında sayılmıştır. (HMK"nın 323/ğ)
Yargılama giderleri mahkemece kural olarak davada haksız çıkan ve bu sebeple aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenir. Aynı Kanunun 326/2 maddesi hükmü gereğince de "Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır…"
Davalı ... AŞ’nin davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun 2,3,4 ve 5. bentlerinde yer alan “davalılardan” ibaresinin çıkarılmasına yerine ""davalı ...’den alınarak"" ibaresinin eklenmesine, hükmün HUMK"nın 438/7 maddesi gereğince değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.