1. Hukuk Dairesi 2016/11063 E. , 2019/3622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan ...’ın 11175 ada 19, 25 ve 1178 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğluna ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa tazminata karar verilmesini, olmadığı takdirde tenkisini istemiştir.Davalı, akdin yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, mirasbırakan annesiyle 45 yılı aşkın birlikte yaşadıklarını, ölünceye kadar bakıp gözettiğini her türlü ihtiyacı ile ilgilendiğini, mal kaçırma iddiasının gerçeği yansıtmadığını, mirasbırakana ait başka taşınmazların da olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının bakım edimini yerine getirdiği, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazları diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile değil gerçekten bakılmak amacı ile temlik ettiği, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği saptanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 15.20.TL. bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,10.06.2019 tarihinde oyçokluğuyal karar verildi.
KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı payı oranında tapu iptal- tescil talebine ilişkindir.Muris üç ayrı taşınmazını ölünceye kadar bakım akdi ile davalı olan tek oğluna temlik etmiştir.Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, sayın çoğunluk tarafından kararın onanmasına karar verilmiştir.Sayın çoğunluk ile aramızda meydana gelen ihtilaf somut uyuşmazlıkta temliklerin gerçekten ölünceye kadar bakım amacıyla mı, yoksa bu örtü altında diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla mı verildiği noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, yukarıda belirtilen ilkeleri olayımıza uyguladığımızda, davalı murisin tek oğludur. Davalıdan başka üçü halen hayatta olan beş kızı bulunmaktadır. Muris davalı ile birlikte yaşamaktadır. Ayrıca davalıya temlik edilen taşınmazların değeri yaklaşık 463.771,00TL, halen muris adına kayıtlı taşınmazların toplam değeri ise yaklaşık 215.612,00TL dir. Amacı kendisine baktırmak olan muris çok daha az mal varlığını temlik etmek suretiyle kendisine baktırabilecekken bununla yetinmeyerek mal varlığının büyük kısmını bakım akdiyle devretmiştir.Ülkemizde kız evlatlara karşı erkek çocukların korunup kollandığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Somut olay bunun tipik örneklerindendir.Açıklanan bu nedenlerle, artık murisin iradesinin kendisine baktırmak değil, davalı oğlu lehine kızlarından mal kaçırmak olduğunun kabulü ile davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyoruz.