Esas No: 2021/646
Karar No: 2022/1390
Karar Tarihi: 13.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/646 Esas 2022/1390 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/646 E. , 2022/1390 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/646
Karar No : 2022/1390
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … İnşaat Sanayi Ticaret Kollektif Şirketi
2- …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının esas ve yargılama giderleri yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bitlis ili, … köyü sınırları içerisinde … pafta, … parsel sayılı taşınmaz üzerine kurulu bulunan ve davacılar tarafından işletilmekte olan akaryakıt istasyonu, dinlenme tesisi, araç yıkama-yağlama servisi ve üniteleri ile kahvehane ve eklenti binalarının davalı idarece yürütülen yol genişletme çalışmaları esnasında yolun yükseltilmesi nedeniyle kullanılamaz hale geldiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve 450.000 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Mahkemelerinin davanın reddi yolundaki 10/12/2009 tarih ve E:2009/1152, K:2009/1601 sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Sekizinci Dairesinin 08/02/2012 tarih ve E:2010/4187, K:2012/429 sayılı kararına uyularak,
Somut olayda idarenin, kamu yararını gerçekleştirmek, toplumsal bir ihtiyacı karşılamak için bir faaliyette bulunduğu, idarenin, bu hizmetinden tüm toplum yararlanacak olmasına karşın davacıların bir külfet altına sokulduğu ve kamu yararı lehine özel bir fedakarlığa katlanmak zorunda bırakıldığı, bu şekilde bozulan kamu külfetlerinin dağılımındaki dengenin bir denkleştirilme ile yeniden kurulması gerektiği, bu denkleştirmenin kamu yararını gerçekleştirmek için girişilen hizmet nedeniyle zarara uğramış olan davacıların zararlarının idarece tazmin edilmesi suretiyle gerçekleşeceği,
Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde, karayolu kenarında yapılacak yol çalışmaları sonucu oluşacak olan zararlardan dolayı bir talepte bulunulamayacağına ilişkin açık bir kural bulunmakta ise de, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğunu düzenleyen Anayasal hüküm ve hukukun genel ilkeleri kapsamında, davacıların uğramış olduğu zararın tazmini gerektiği, söz konusu zararın da tesisin eski haline getirilmesi için yapılacak inşaat vb. maliyetlerden oluştuğu,
Davacıların uğradıkları maddi zarar miktarının saptanması için Mahkemelerinin 17/06/2013 günlü kararıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, ancak olay tarihinden itibaren geçen süre dikkate alınarak davacıların uğradığı zararın bu aşamada tespit edilmesinin gerçek sonuçlar veremeyeceği düşünülerek, Bitlis Sulh Hukuk Mahkemesinin ... D.İş sayılı dosyasında yaptırılan tespit ve düzenlenen bilirkişi raporlarının yeterli görülüp, keşif ve bilirkişi incelemesinden vazgeçildiği,
Bitlis Sulh Hukuk Mahkemesince 17/11/2008 tarihinde yapılan keşif sonrasında bilirkişi Kadastro teknikerince düzenlenen rapora göre uyuşmazlık konusu taşınmazın Bitlis ili, … köyü … nolu parselde bulunduğu ve toplam alanının 14.443,26 m² olduğunun belirtildiği, Harita Mühendisi tarafından düzenlenen raporda davacıların taşınmazının üç kısımdan oluştuğu, 5098,99 m²'lik birinci kısma, asfalt kalınlığı dahil kuzey cephesine 60 cm, güney cephesine 130 cm olmak üzere ortalama 95 cm dolgu yapıldığı, ikinci kısmın güney cephesindeki ana yolun asfalt dahil 130 cm yükseltildiği, üçüncü kısmın ise davacıların mülkiyetinde olmadığının ifade edildiği,
Yine bilirkişi Makine Mühendisince düzenlenen raporda yolun yükseltilmesi sebebiyle tesisatta yapılması gereken değişiklikler (pompaların yükseltilmesi için 12 m galvanizli boru, zemin altında kalan depoların havalandırılması için 150 m sert pvc boru, elektrik hattı için 42 m pvc boru ve yakıt tankları, yakıt tankı kaideleri, pompa sehpalarından oluşan kalemler) için toplam 89.602,52 TL masrafın hesaplandığı, bilirkişi Elektrik Mühendisince elektrik tesisatında yapılacak değişikliklerin maliyetinin 1.478,40 TL olarak belirtildiği, bilirkişi İnşaat Mühendisi tarafından düzenlenen raporda da Karayolları Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatları kullanılmak suretiyle yapılan hesaplamada toplam 308.795,00 TL inşaat maliyetinin öngörüldüğü, davacılar vekili tarafından gerek Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dilekçeyle, gerekse bakılan davaya ait dava dilekçesinde bilirkişilerin eksik hesaplama yaptığının ileri sürüldüğü, davalı idare tarafından da hesaplanan miktarların fahiş olduğunun iddia edildiği, ancak somut bir gerekçeye dayanmadığından söz konusu itirazların yerinde görülmediği ve bilirkişi raporlarının hükme esas alınacak nitelikte bulunduğu,
Bu durumda davacıların uğradığı toplam 399.875,92 TL'nin idarenin olaydaki kusursuz sorumluluğu nedeniyle tazmini gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle,
Davacıların başvurusunun reddine ilişkin işlem yönünden davanın incelenmeksizin reddine, davacıların tazminat isteminin 399.875,92 TL'lik kısmının kabulüne, anılan tazminatın davacıların idareye başvurdukları 27/02/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat ve faiz isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/10/2015 tarih ve E:2015/2722, K:2012/4268 sayılı kararıyla;
Mahkeme kararının, davacılar tarafından, idarenin yol çalışmaları sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem yönünden davanın reddine ilişkin kısmında, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davacıların bu kısma yönelik temyiz isteminin yerinde görülmediği,
Kamu hizmetinin yürütülmesinin neden ve etkisinden kaynaklanan bir zararın doğmaması için idarece her türlü tedbirin alınmasına rağmen, hizmetin doğal ve zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan, hizmetten yararlananlar yönünden genel ve olağan nitelikteki bir külfetten kaynaklanan zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanmasına olanak bulunmadığı, kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bir zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanabilmesi için, uğranıldığı ileri sürülen zararın kamu külfeti olmaktan çıkıp, hizmetten yararlananlar yönünden özel ve olağandışı bir niteliğe dönüşmüş olmasının gerektiği,
Olayda, davalı idarece, davacılara ait akaryakıt istasyonu ve dinlenme tesislerinin bulunduğu Bitlis-Tatvan karayolunda yürütülen yol yapım ve seviye yükseltme çalışmalarının yapılmasında kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı bir yön bulunmadığı,
Davacılar tarafından, akaryakıt istasyonu ve dinlenme tesislerinin, davalı idarece yürütülen yol çalışmaları sonucunda yol seviyesinin altında kalarak yol ile bağlantısının kesilmesi nedeniyle tüm müştemilatları sökülüp yükseltilen karayolu seviyesinde kurulumunun yapılması için gereken dolgu, inşaat vb. masraflar nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan dava açılmış ise de, yol nedeniyle ticari faaliyette bulunan ve bundan kazanç sağlayarak yararlanan davacıların söz konusu zarar kalemlerinin, aynı yol üzerinde bulunan bütün işyeri sahipleri yönünden de ileri sürülebileceği, bu haliyle, davacılar tarafından, uğranıldığı ileri sürülen zarar kalemlerinin, diğer işyeri sahiplerinden farklı, özel ve olağandışı bir nitelikte olmadığı, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda yapılan yol çalışmaları nedeniyle oluşan genel külfetlere, "kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi" uyarınca herkesin katlanması gerektiği, kaldı ki, davacıların yeniden düzenlenen yolun olanaklarından yararlanacağı da dikkate alındığında, idarenin tazmin sorumluluğunu gerektiren, kamu külfeti olmaktan çıkan, hizmetten yararlanan davacılar yönünden özel ve olağandışı niteliğe dönüşen bir maddi zararın bulunmadığı,
Bu durumda, davacıların, davalı idarece mevcut yolun kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda genişletilerek kot seviyesinin yükseltilmesi nedeniyle, akaryakıt istasyonunun yeni yol seviyesine çıkarılmasından kaynaklanan zararlara katlanması hukukun genel ilkeleri ile hak ve nasafet kurallarının bir sonucu olduğundan, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı,
İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının ise, yukarıda belirtilen gerekçeyle sonucu itibarıyla yerinde görüldüğü gerekçesiyle,
... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın incelenmeksizin reddine ilişkin kısmının onanmasına, tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına, davalının temyiz isteminin kabulü ile anılan kararın tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, ilk kararın tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmında ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yol çalışmasının projeye uygun bir şekilde yürütüldüğü, kamu yararı esası alınarak gerçekleştirilen yol çalışması nedeniyle idareleri aleyhine tazminata hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 17. ve 18. maddelerine dayanılarak yürürlüğe konulan Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi uyarınca, davacılar tarafından hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilen yol çalışması nedeniyle zarar ve ziyan talebinde bulunulamayacağı, Yönetmeliğin açık düzenlemesine rağmen idarelerinin mali külfet altına sokulmasının yol yapım çalışmalarını sekteye uğratabileceği, kusursuz sorumluluk halinde dahi idarenin sorumluluğundan söz edilebilmesi için zararın idarenin eyleminden kaynaklanması gerektiği, diğer bir ifadeyle, kusursuz sorumluluk halinde dahi idari eylem ile zarar arasında illiyet bağının varlığının zorunlu olduğu, ayrıca Daire kararında da ifade edildiği üzere somut olayda uğranıldığı iddia edilen zararın kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca tazmin edilebilecek nitelikte özel ve olağandışı zarar vasfında bulunmadığı, benzer uyuşmazlıklarda idarenin sorumluluğuna hükmedilmeyen emsal nitelikte yargı kararlarının bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki hesaplamaların hatalı olduğu, tazminata hükmedildiği tarihte anılan tesisin faal olduğu, bu çerçevede tazminata hükmedilirken farazi bilirkişi hesaplamalarından ziyade, tesisin faaliyete geçmesi için gerçekleştirilen masrafların dikkate alınmasının daha isabetli olacağı, harçtan muaf olan idareleri aleyhine harca hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen ısrar kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2…. İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bir zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanabilmesi için, uğranıldığı ileri sürülen zararın kamu külfeti olmaktan çıkıp, hizmetten yararlananlar yönünden özel ve olağandışı bir niteliğe dönüşmüş olması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davalı idarece, davacılara ait akaryakıt istasyonu ve dinlenme tesislerinin bulunduğu Bitlis-Tatvan karayolunda yürütülen yol yapım ve seviye yükseltme çalışmalarının yapılmasında kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davacılar tarafından, akaryakıt istasyonu ve dinlenme tesislerinin, davalı idarece yürütülen yol çalışmaları sonucunda yol seviyesinin altında kalarak yol ile bağlantısının kesilmesi üzerine, tüm müştemilatları sökülüp yükseltilen karayolu seviyesinde kurulumunun yapılması için gereken dolgu, inşaat vb. masraflar nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, yol nedeniyle ticari faaliyette bulunan ve bundan kazanç sağlayarak yararlanan davacıların söz konusu zarar kalemlerinin, aynı yol üzerinde bulunan bütün işyeri sahipleri yönünden de ileri sürülebileceği, bu haliyle, davacılar tarafından, uğranıldığı ileri sürülen zarar kalemlerinin, diğer işyeri sahiplerinden farklı, özel ve olağandışı bir nitelikte olmadığı anlaşıldığından, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda yapılan yol çalışması nedeniyle oluşan genel külfet niteliğindeki zararın, "kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi" uyarınca davalı idareye yükletilmesinin hukuken olanaklı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, davacıların yeniden düzenlenen yolun olanaklarından yararlanacağı da dikkate alındığında, somut olayda idarenin tazmin sorumluluğunu gerektiren, kamu külfeti olmaktan çıkan, hizmetten yararlanan davacılar yönünden özel ve olağandışı niteliğe dönüşen bir maddi zararın varlığından söz edilemeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, ısrar kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.