11. Ceza Dairesi 2017/4412 E. , 2018/2092 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğinin ihlali, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme
HÜKÜM : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçlarından ayrı ayrı beraatine
Resmi belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçundan mahkumiyet
I- Sanık hakkında “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme” suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yüklenen suçların yasal unsurları itibariyle oluşmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
II-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği de gözetilerek, açıklanan ilkeler doğrultusunda; sanığın, 07.11.2008, Ocak 2009, Mart 2009 ve 20.01.2009 tarihli teknik takip talep formlarına gerçeğe aykırı bilgiler yazıp ağır ceza mahkemesinden önleme dinlemesi kararları almak suretiyle üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu somut olayda; 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesine göre "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği, somut olayda farklı tarihlerde birden fazla kişi hakkında teknik takip talep formu düzenlenmiş ise de yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere mağdurun kamu olduğu ve talep formları arasındaki sürenin de kısa olduğu gözönünde bulundurularak sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, birbirine yakın zaman dilimi içerisinde birden fazla sahtecilik yapmak suretiyle üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu zincirleme şekilde işlediği kabul edilip sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 204/2 ve 43/1. maddeleri uyarınca tek hüküm kurulması gerekirken 4 kez 204/2. madde uygulanarak fazla ceza tayin edilmiş olması,
2-)5271 sayılı CMK"nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.02.2011 ve 15.02.2012 tarihli iddianameleriyle “20.10.2008 tarihli teknik takip talep formundan” dolayı açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeksizin iddianame dışına çıkılarak sanık hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
3-)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
III-Sanık hakkında “haberleşmenin gizliliğini ihlal” suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-)Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, birbirine yakın zaman dilimleri içerisinde dört farklı eylemle var olan suç işleme kararını gerçekleştirdiği gözetilip, zincirleme suç hükümleri uygulanarak, sanığa hükmedilecek cezada, TCK"nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeksizin her eylem ayrı suç kabul edilerek dört farklı mahkumiyet hükmü kurulması,
2-)5271 sayılı CMK"nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.02.2011 ve 15.02.2012 tarihli iddianameleriyle “20.10.2008 tarihli teknik takip talep formundan” dolayı açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeksizin iddianame dışına çıkılarak sanık hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
3-)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 12.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.