10. Hukuk Dairesi 2020/151 E. , 2020/598 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 05.06.2012 günlü 2011/6278 E. - 2012/10421 K. sayılı ilamı ile onanmıştır.
Hükmün, davalı tarafından süresinde maddi hatanın düzetilmesini istemesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosya kapsamı incelendiğinde, davalı ...’nın, 17.06.2002 tarihinde cezaevine girdiği, 12.02.2013 tarihinde ise koşullu salıverilme yoluyla tahliye olduğu yargılama aşamasında adres araştırması yapıldığı ancak zabıta tarafından adres tespiti yapılamaması üzerine, bütün tebliğlerin ilanen yapıldığı anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi, tebligat yapılacak şahsın bilinen en son adresine tebligat yapılacağına, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağını hüküm altına almıştır. Aynı Kanunun 28. maddesi gereğince kendisine tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya işyeri bulunamayan tebligat muhatabının, adresi meçhul sayılır. İlan yolu ile tebligat, başvurulacak en son yol olduğundan, mahkeme, muhatabın adresini resmi ve özel Kurum ve dairelerden veya zabıta aracılığıyla soruşturarak tespit ettirebilir.
Ayrıca, ilanen tebliğde, ilan metninin mahkeme ilan tahtasına asılması yoluyla da ilan edilmesi Tebligat Kanunu"nun 29. maddesi gereğidir.
Belirtilen açıklamalar ışığında mahkemece, ilanen tebliğ yolunun en son yol olduğu gözetilmek kaydıyla, davalının yargılandığı ağır ceza mahkemesinde tutuklu bilgisinin bulunması karşısında tebligatın buna göre yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde olmadığı ve bu kapsamda Dairemizin 05.06.2012 tarih 2011/6278 E. - 2012/10421 K. sayılı ilamı maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından söz konusu Kararımızın ortadan kaldırılmasına,
2-Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle, tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasanın 36. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. (HUMK"nun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile, mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi, ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hâllerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle, tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri tamamen şeklidir. Kanunun amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, kanun hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Dava konusu olayda, dava dilekçesinin davalı ...’ya yöntemince tebliği ve taraf teşkili sağlanmadan, ilgili davalının cevap ve savunma hakkı kısıtlanarak davanın esasına girilip hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, sair hususlar incelenmeksizin davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.