10. Hukuk Dairesi 2018/4957 E. , 2020/594 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince davacı Kurum vekili yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde, Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6868 sayılı dosyasında davalı hakkında başlatılan takibe yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20 icra inkat tazminatına karar verilmesini istemiştir.
II- CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı kurum talebinin zaman aşımına uğradığını, denetmen raporunun eksik incelemeye dayalı ve hukuka aykırı olduğunu, emekli aylığı bağlanmasında müvekkilinin kasıt veya kusurunun bulunmadığını, kurumun kendi hatasından kaynaklandığını, istenilen faizin de fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin somut gerçeği araştırmadan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zamanaşımı süresini dikkate aldığını halbuki dava konusu olayda 5510 sayılı kanunun 96. ve 93.maddelerinin uygulanması gerektiğini, yapılan yersiz ödemelerin geri alınması gerektiğini, yersiz ödemenin niçin meydana geldiğinin araştırılmadan karar verildiğini, ekte sunulan Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere zamanaşımı süresinin 10 yıl olması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
B- BAM KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili aynı gerekçelerle Bursa BAM 3. Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etti.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İncelenen dava dosyasında, 20.09.2013 tarihli Kurum Raporu’nda, davalının, 30.12.2004-18.04.2005 tarihleri arasında dava dışı işveren...’nın işyerinden yapılan bildirimlerin sahte olduğu gerekçesiyle iptali sonrası davacı Kurumca, davalıya 01.09.2008 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının, 27.02.2014 tarihinde durdurularak 01.09.2008-25.02.2014 tarihleri arasının borç çıkarıldığı ve devamında 13.06.2013 tarihinde icra takibine geçildiği, davalının zamanaşımı itirazı üzerine ise takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalının cevap dilekçesinde zamanaşımı def’ini ileri sürmesi üzerine, Mahkemece, BK 82. maddede yer alan sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetilerek 2 yıllık zamanaşımı dolduğundan davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir özel düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin iyi niyetle veya kötü niyetle gerçekleşmesine bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Kurumun istirdadını isteyeceği yersiz ödemenin kapsamını belirlemedeki irade serbestisi de, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gereğini doğurmaktadır.
Mahkemece, zamanaşımı süresinin dolduğuna dair kabulünün, Kurumun, 06.03.2014 tarihli yazı ile davalıdan yersiz aylıkları istemesi karşısında yerinde olmadığı gibi kaldı ki olayda 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesinin uygulanması gerektiği gözetildiğinde , davanın esasına girilerek Kurumca iptal edilen çalışmaların geçerli olup olmadığı hususunun irdelenmesi ve aylık şartları yönünden bir inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.