5. Ceza Dairesi Esas No: 2013/14919 Karar No: 2015/17324
İhmali davranışla görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/14919 Esas 2015/17324 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2013/14919 E. , 2015/17324 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2012/22893 MAHKEMESİ : İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi TARİHİ : 20/10/2011 NUMARASI : 2011/89 Esas, 2011/250 Karar SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Avukat olan sanığın, Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde dolandırıcılık suçundan yargılanmakta olan katılana Ceza Muhakemesi Kanunun 150/3. maddesi uyarınca İstanbul Baro Başkanlığınca zorunlu müdafii olarak atandığı, katılanın mahkumiyetine dair hükmü temyiz etmeyerek kesinleşmesine ve mağduriyetine neden olmak suretiyle ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul edilmiş ise de, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/03/2008 tarih ve 2008/9-7 Esas, 2008/56 Karar ve 12/07/2011 tarih ve 2011/6-155 Esas ve 2011/172 sayılı Kararlarında belirtildiği üzere "Zorunlu müdafii atamasının yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre tayin edilmiş zorunlu müdafie yapılan tefhim ve tebliğ, aynen vekaletnameli müdafie yapıldığında olduğu gibi hukuki sonuçlarını doğuracağı, ancak; bunun ön şartının, kendisine bir zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar edilmiş olması olduğu, sanığın zorunlu müdafii azletme ve değiştirilmesini isteme hakkı bulunduğundan, kendisine zorunlu müdafii atandığından haberdar olan sanık buna ses çıkarmazsa, zorunlu müdafiin yapmış olduğu ve kendisinin açıkça karşı çıkmadığı tüm tasarrufların sonuçlarına katlanacağı, kendisine zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar edilmediği durumlarda ise, zorunlu müdafie yapılmış bulunan tefhim ve tebliğ kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmayacağı, bu durumda, zorunlu müdafii sanığın lehine gibi görünen bazı işlemleri yapmış olsa -örneğin temyiz dilekçesi vermiş olsa- dahi, hükmün sanığın kendisine de tebliğ edilmesi ve kendisine yapılan tebliğ üzerine sanık tarafından temyiz dilekçesi verilmesi halinde, temyiz davasının kabul edilmesinin gerekeceği", açıklanan hukuksal durum ve olay birlikte değerlendirildiğinde, yargılaması sırasında katılanın kendisine zorunlu müdafii atandığından haberdar edilmediği ve bu konuda yapılan tebligat iade olunduğundan zorunlu müdafii olan sanığa yapılan tefhimin temyiz süresini başlatmayacağı ve hukuki sonuç doğurmayacağı, temyiz etse dahi temyiz davasının kabul edilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle sanığın katılan aleyhine verilen kararı temyiz etmemesi ile hükmün kesinleşmesi ve dolayısıyla katılanın mağduriyeti arasında illiyet bağının bulunmadığı gözetilerek, yasal unsurları oluşmayan atılı suçtan sanığın beraati yerine yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, katılanın ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.