11. Hukuk Dairesi 2016/6240 E. , 2018/492 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada....Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 21/01/2016 tarih ve 2015/465-2016/14 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 31.01.2006 tarihine kadar müvekkilinin ortağı olduğunu, davalının ikrarını havi tutanakla sabit olduğu üzere sahte fatura kullanmak suretiyle vergi suçu işlediğini, vergi idaresince müvekkiline 2008-853/33 sayılı raporla 10.814.55 TL özel usulsüzlük cezası, 65.154,89 TL KDV farkı ve vergi cezası, 2008/853/34 sayılı raporlar da 6.026,97 TL özel usulsüzlük cezası, 34.880,56 TL KDV farkı ve vergi cezası tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin böylece davalı tarafından 152.080 TL zarara uğratıldığını, ayrıca bu cezalara binaen vergi dairesince müvekkilinin banka hesaplarına haciz ve tedbir uygulandığını, ödeme dengesi bozulan müvekkilin bankadan kredi kullanmak ve yüksek faiz ödemek zorunda kaldığını, müvekkili aleyhine yapılan icra takiplerinde de faiz, masraf ve vekalet ücreti ödediğini, bu şekilde finansman zararına uğradığını ileri sürerek şimdilik 10.000 TL reel, 1.000 TL maddi finansal zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 166.683,66 TL"ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, koymayı taahhüt ettiği sermaye ile sınırlı sorumlu müvekkilinin sahte faturadan haberinin olmadığını, incelemenin müvekkiline bildirilmediğini, şirket müdürlüğünün şekli olduğunu, müvekkilinin müdürlük yaptığı dönemde diyaliz merkezinin sorumluluğunun uzman hekime bırakıldığını, müvekkilinin faturaların sahteliğini bilebilecek durumda olmadığını, şirket adına yapılan tüm işlemlerde davacının/ ortakların bilgisinin bulunduğunu, vergi ceza ve tahakkuklarına karşı yasal yollara başvurmayan davacının zararın oluşumuna ve zararın artmasına sebebiyet verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 18.02.2002 ila 14.12.2005 tarihleri arasında davacı şirketin müdürlüğünü yaptığı, bu dönemde şirkete kesilen sahte faturalar sebebiyle davacının vergi ve vergi cezasına maruz tutularak vergi dairesine 166.683,66 TL ödendiği, davalının sahte fatura kullanmasının açık bir kusurlu davranış teşkil ettiği, davalının şirketteki yöneticilik görevinin bitmesinden sonra da vergi memurlarına sahte faturalarla ilgili ifade verdiği, limited şirket müdürlerinin sorumluluğu kapsamında davalının şirket zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davacı şirketin eski müdürü olan davalının görev yaptığı dönemde sahte faturalar kullanmak suretiyle vergi cezasına sebep olarak şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 25.008,85 TL vergi, 76.526,55 TL ceza üzerinden davacı şirket ile vergi idaresinin uzlaştığı, davacı şirketin gecikme zammı ile birlikte 166.683,66 TL vergi ve ceza ödediği, bunlardan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ancak, davalı, uzlaşma ve anılan vergi ve cezaların vergi dairesine ödendiği tarihte davacı şirketin müdürlüğünden ayrılmış olup sadece kendisinin sebebiyet verdiği zararlardan sorumludur. Bu durumda, anılan sahte fatura kullanımı olmasaydı dahi şirketçe ödenmesi gereken vergi aslı ile vergi ve cezaların vergi dairesine geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zamlarından davalının sorumlu olmadığı gözetilip bu hususta bilirkişiden ek rapor ya da yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sadece davalı şirket müdürünün sebep olduğu zararların tahsiline hükmedilmesi gerekirken davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.