3. Hukuk Dairesi 2021/537 E. , 2021/3815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; kök mirasbırakandan kalan arsalar ve bu arsalar üzerinde bulunan fabrikanın davalının da ortağı olduğu dava dışı şirkete kiralandığını, sözleşme uyarınca fabrikanın, fabrika içerisinde yer alan malzemelerin, alet ve edevatların bakımı ile sorumluluğunun, vergi ve cezaların ödenmesi yükümlülüğünün davalıya bırakıldığını, ancak davalının bu sorumluluk ve yükümlülüklerini yerine getirmeyerek alet ve edevatların eskimesine, vergi borçlarının birikmesine neden olduğunu belirtmiş, davalının sebep olduğu zarar ile biriken vergi cezaları da dahil olmak üzere 66.414,67TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın yargılaması sırasında alınan 18.09.2002 tarihli bilirkişi raporundaki makine ve aletler için belirlenen değerler üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı T.B.K.nun 316. (B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda; taraflar, dava dışı kiracı ... Yağ San. ve Tic. A.Ş. ortakları olup, taraflar ile dava dışı kiracı şirket arasında imzalanmış olan 01.01.1998 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3. maddesinde "Kiracı şirket ortaklarından ... ile diğer ortaklar arasında işbu kira sözleşmesi içinde yapılan antlaşma hükümlerine göre, kiralanan her ne kadar ... Yağ Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından kiralanmakta ve işletilmekte ise de, gerçekte ... Yağ Sanayi ve Ticaret A.Ş."yi ve şirket çalışma alanına giren işleri münhasıran ortaklardan ... kendi nam ve hesabına çalıştıracaktır. Şirketin kâr ve zararı tamamen ..."a ait olup şirketin ticaret sicili ve vergi sicilindeki kaydı nedeniyle terettüp eden, her türlü hukuki, idari ve cezai sorumluluklar ..."a ait olacak..." hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin 4. maddesi ise fabrikada yer alan makine, alet ve edevatlara ilişkin olarak "Teknik ve ekonomik bakımdan kullanılamaz hale gelmiş olanlarla, değişen teknoloji nedeniyle değiştirilmesi gerekenlerin yerine yenileri kiracı tarafından alınır. Eskiler olduğu şekilde belirli yerde muhafaza edilir. Gerek alınan yenilerin gerekse değiştirilmek suretiyle hurdaya çıkarılan ayrılan eskilerin mülkiyeti şirkete-kiralayanlara aittir. Kira akti sonunda bunlar kiralayana aynen teslim edilir." hükmünü içermektedir.
Davacılar, davalıya hitaben 11/02/2013 tarihinde keşide ettirdikleri ihtarla; kiracı şirketin 26/12/2012 tarihli mahkeme ilamı ile feshine karar verildiğini, kira sözleşmesiyle yüklenen sorumlulukların yerine getirilmediğini belirterek makine ve donanım bedellerinden paylarına düşen kısmın ve ayrıca şirket adına doğan vergi ve cezaların ödenmesini istemişlerdir. Davalı ise yargılama sırasında sunmuş olduğu cevap dilekçesinde bir kısım makinelerin korumasının altında olduğundan, bir kısım makinelerin yedieminde olduğundan, bir kısım makinelerin ise çalınmış olduğundan bahsetmiştir.
Davalının kiracılık sıfatına her hangi bir itirazının bulunmadığı; ancak kiralananın tahliye edilip edilmediği hususunun netleştirilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim, kiralananın tahliye edilmemiş olması halinde hor kullanıma ilişkin tazminat talebinin reddi gerekecektir.
HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Geçerli olan bir kira sözleşmesi ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Bununla birlikte taşınmazın tahliye edildiğini ispat yükü kiracıya aittir.
O halde mahkemece; öncelikle kiralananın tahliye edilip edilmediği hususu üzerinde durularak, tahliye gerçekleşmiş ise tahliye tarihine ilişkin tarafların tüm beyan ve delilleri toplanarak kiralananın tahliye tarihinin tespiti yapıldıktan sonra gerekirse makineler başında yeniden keşif icrası ile birlikte taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirilerek hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapılmak suretiyle tahliye tarihi itibariyle yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi neticesinde hazırlanacak konusunda uzman bilirkişi raporu doğrultusunda uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre mahkemece; yukarda açıklanan esaslar çerçevesinde denetime elverişli rapor alınması ve gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken 18.09.2002 tarihli bilirkişi raporundaki makine ve alet-edevat değerleri üzerinden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.