17. Hukuk Dairesi 2016/8105 E. , 2019/2684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili, süresinden sonra davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleten ve sürücüsü olduğu aracın, müvekkiline ait araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL değer kaybının kaza tarihi olan 29.08.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, talebini 3.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.500,00 TL"nin 29.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme hükmü davacı vekiline 31.03.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından temyiz harçları hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nun 437/I.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra, 19.04.2016 tarihinde yatırılmış, temyiz dilekçesi ise 19.04.2016 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay’ca da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekili tarafından süresinden sonra verilen temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalıların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Davacının maddi tazminat talepleri kısmen kabul edilmiş olmakla, mahkemece yargılama giderleri yönünden tarafların haklılık durumlarının tespiti yapılarak sonucuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davalılar lehine yargılama giderine hükmedilmemesi doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK’nun 438/7. maddesi uyarınca, aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6. paragrafında yazılı olan “Davacının dava nedeniyle yaptığı 51,23 TL ıslah harcı, 54,20 TL harç, 936,00 TL bilirkişi ücretleri, tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.041,43TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bu masrafların her halde yapılması gerektiğinden davanın reddi oranında indirim yapılmasına yer olmadığına,” ibaresinin tamamen silinerek hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine; “Davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak davalıların yargılama giderlerinin 774,01 TL"sinden sorumlu tutulmasına,” ibaresinin yazılmasına ve bu şekilde hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine, 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.