Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2020/1765
Karar No: 2022/1614
Karar Tarihi: 13.04.2022

Danıştay 13. Daire 2020/1765 Esas 2022/1614 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/1765 E.  ,  2022/1614 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2020/1765
    Karar No:2022/1614


    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1. …
    2. … İnşaat Nakliyat Hafriyat Maden Enerji ve
    Ticaret Ltd. Şti.
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : ...İdare Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılar tarafından; ihale yoluyla kiralanan "...Mahallesi, ...Cadde, No:..." adresinde bulunan iş yeri vasıflı taşınmazın satışının gerçekleştirilmesi için Belediye Encümeni'nin yetkilendirilmesine ilişkin Şavşat Belediye Meclisi'nin ...tarih ve ...sayılı kararı ile anılan taşınmazın satışına ilişkin 06/01/2020 tarihli ihalenin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ...İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; menfaat ilişkisinin sınırının her olaya özgü olarak yargı yerlerince belirleneceği, bu sınır belirlenirken idari işlemin dava konusu edilebilmesine imkân tanıyacak şekilde işlemin iptalinde menfaati bulunanların ehliyetli kabul edilip, menfaati olmayan ya da menfaat ihlâli ihtimale dayalı olanların ehliyetli kabul edilmemesi gerektiği, dava konusu işlemlerin davaya konu taşınmazın maliki olan davalı idarece mülkiyet hakkı kapsamında tesis edilmiş olduğu, davacıların ise anılan taşınmazda kiracı oldukları ve kiracılık ilişkisinden (sözleşme hukukundan) doğan bir nisbi haklarının oldukları, davaya konu taşınmaza ilişkin mülkiyet hakkının ise bir ayni hak olduğu, ayni hakkın hak sahibine konusu olan eşya (taşınmaz) üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet yetkisi veren ve bu sebeple herkese karşı dermeyan edilebilen bir hak olduğu, bu iki hakkın (nisbi ve aynî hakkın) niteliğinden kaynaklanan bu fark dolayısıyla kiracıların davaya konu taşınmazın mülkiyet hakkı kapsamında yapılan bir tasarruf işlemi aleyhinde dava açmaya ehliyetli olamayacağı, aksi düşüncede ise kiracılık ilişkisinden doğan nisbi hakkın eşyanın aynından kaynaklanan ve maliklerin anılan taşınmaz üzerindeki kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkilerini içeren mülkiyet hakkını kısıtlayacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemlere karşı kiracı olan davacılar tarafından açılan işbu davada davacıların dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Diğer taraftan, davacıların yapmış oldukları tadilat ve masraflar nedeniyle söz konusu iş yerinin başkasına satılması hâlinde ekonomik olarak uğrayacakları zararla ilgili iddialarının, kira sözleşmesine dayanılarak adli yargı önünde dava konusu edilebileceği belirtilmiştir.
    Belirtilen gerekçelerle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, iş yerinin satışı hâlinde yaptığı tadilat masrafı ve yatırım nedeniyle telafisi güç bir zarara uğrayacağı, iş yerinin satışı kararında mahalli ihtiyaçların gözetilmediği ileri sürülmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıların ehliyetinin bulunmadığı
    belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : İdarî yargılama usûlünde ehliyet kavramı, hem objektif ehliyeti (taraf ehliyeti ve dava ehliyeti) hem de subjektif ehliyeti (menfaat) ihtiva etmektedir.
    Menfaat ihlâlinin tespitinde yargı mercilerine ışık tutacak kanuni ölçütler yoktur. Dolayısıyla menfaat ihlâlinin hangi koşullarda gündeme geleceği doktrin ve Danıştay'ın yerleşik içtihatları ile tespit edilmiştir. "Menfaatin her davada tahakkuku gereken bazı vasıfları haiz bulunması zaruridir. Bu vasıflar, menfaatin meşru, şahsi ve hâlen mevcut olmasıdır (Ord. Prof. Dr. Mustafa Reşit BELGESAY, Dava Teorisi, s.107.,1956)". Açıklanan standartlar ışığında menfaat kavramının tahlili, iptal davasının amacı ve idarenin hukuka riayeti prensipleri çerçevesinde, her bir dava özelindeki koşullarla mütenasip şekilde gerçekleştirilecektir.
    İşbu davada, davacıların menfaati ile idari işlemler arasındaki güncel, kişisel, meşru ilişki irdelendiğinde, söz konusu ihalenin dava açma tarihine yakın bir süre önce gerçekleşmesi nedeniyle ihlâli iddia edilen menfaatin güncel olduğu, davalı idare ile imzalanan kira akdinin müddetinin uzatılmasına, hukuki güvenlik ilkesi ve özel hukuk kurallarının beslendiği kaynaklardan biri olan hüsnüniyet kaidesi (bona fides) muvacehesinde, itimat ederek hayatın olağan akışına göre yüksek kabul edilecek bir meblağda yatırım yapmış oldukları nazar-ı dikkate alındığında meşru ve kişisel menfaatlerinin bulunduğu şüpheden varestedir.
    Öte yandan, İdare Mahkemesi'nce davalı idarenin mezkûr taşınmaz üzerinde sahip olduğu mülkiyet hakkının özelliklerine öncelik tanıyarak ve davacıların talebinin hukuki tavsifini nispi hak şeklinde tanımlayarak davacıların ehliyetinin bulunmadığına hükmettiği müşahede edilmiş olup, bu durum haklar arasında çatışma mülahazasını gündeme getirmiştir. Öğretide hakların çatışması hâlinde sorunun çözümü için geliştirilen birtakım bilimsel arayışlar mevcuttur. (Prof. Dr. Mustafa ERDOĞAN, İnsan Hakları Teorisi ve Hukuk, 3. Bs, 2010, Hakların Çatışması/120-129.)
    Öğretide geliştirilen standartlar ışığında somut ihtilâf ile alakalı hukuki değerlendirmeye gelince; davalı idarenin sahip olduğu mülkiyet hakkının sınırlarının doğru belirlenmesi, haklar çatışmasına mani olacak çözüm yollarından birisidir. Mülkiyet hakkı temel ve mutlak hak niteliğini korumakla birlikte, dava hakkı temel ve mutlak hak kategorisinde bulunmanın yanında ihtiva ettiği kamu yararının daha ağır basacağı düşüncesiyle, hakların tatbiki için öncelik sırasının tayini icap ettiğinde ihtiyar edilmesi isabetli olucaktır. Nitekim hak arama hürriyeti, Anayasa'nın 36. maddesinde tanzim edilmiş olup kapsamına ve tatbikatına Anayasa koyucu tarafından istisnanın öngörülmemesi, taşıdığı özel önemi ispata mazhar olacak argümanlardan birisidir.
    Bir diğer standart olarak sonuçsalcı hak fikri bağlamında ulaşılacak çözüm, dava hakkının varlığı ile elde edilmek istenen amacın niteliğidir. Gelişmiş toplumlarda, içtimai barışın ve esenliğin en güçlü güvencesi yargı mercileri nezdinde hak arama hürriyetidir. Dolayısıyla dava hakkının kullanılamaması hâlinde beşeri münasebetlerde zuhur etmesi muhtemel tehlikenin varlığı, ihtilâf bazında mülkiyet hakkının yargı mercileri önüne taşınmasını gerektirir. Bir diğer deyişle, hukuk mantığının prensiplerinden biri olarak, "özel zarar genel zarar karşı karşıya geldiğinde özel zarar tercih edilir." (Mecelle-Genel Prensipler,26.madde). Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    USUL YÖNÜNDEN:
    MADDİ OLAY :
    Şavşat Belediye Meclisi'nin ...tarih ve ...sayılı kararıyla "...Mahallesi, ...Cadde, No:..." adresinde bulunan iş yeri vasıflı taşınmazın satışı için gerekli şartların oluşturulması ve satışın gerçekleştirilmesi yönünden Belediye Encümeni yetkilendirilmiş, akabinde 06/01/2020 tarihinde ihaleye çıkılacağı duyurulmuş olup, davacılar tarafından, anılan Belediye Meclisi kararının ve yapılacak ihalenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT :
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlâli" kavramı doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
    Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.
    İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması hâlinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlâl ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlâl etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
    “Meşru menfaat” ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, başka anlatımla, dinlenilebilir, korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; “kişisel menfaat” ilgisiyle, işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir.
    Dava dilekçesinin incelenmesinden, "ihale işlemine dayanak teşkil eden ...tarih ve ...sayılı Belediye Meclisi kararının, ...tarih ve ...sayılı eski kararına aykırı olduğu, söz konusu kararın mahalli ihtiyaçlar gözetilmeden alındığı, ihale konusu taşınmazda yüksek meblağda yatırım ve tadilat gerçekleştirdiği," iddialarıyla bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Ehliyet kavramının yukarıda yer verilen ölçütleri dikkate alındığında, davacıların, davalı idare ile akdettiği kira sözleşmesinin süresinin uzatılmasına binaen önemli bir tutar değerinde tadilat masrafı yaptıkları ve ihale tarihi itibarıyla mezkûr taşınmazı kiracı sıfatıyla işlettikleri için satış ihalesinin davacıların hukukunu etkileyebilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından, işbu davayı açmada meşru, kişisel ve güncel menfaatlerinin varlığının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne;
    2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ...İdare Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 13/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi