Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10333
Karar No: 2019/3581
Karar Tarihi: 29.05.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/10333 Esas 2019/3581 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/10333 E.  ,  2019/3581 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar ... ve ... yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ...’in, maliki olduğu ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazları davalı damadı ... ...’ye, ... ada ... parsel sayılı taşınmazı davalı kızı ...’e, ... ada ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazları davalı kızı ...’e mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak satış yolu ile temlik ettiğini, emekli öğretmen olan mirasbırakanın taşınmazları satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek dava konusu ... ada ..., ..., ... parsel, ... ada ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemiştir.
    Davalılar ... ve ... ..., alım güçleri bulunduğunu, mirasbırakanın kalan ömrünü daha iyi yaşama arzusuyla satış kararı aldığını, satıştan sonra umreye gittiğini ve evini yaşanabilir bir hale getirdiğini, başkaca taşınmazları da olduğunu; davalı ..., dava konusu bir parça taşınmazı gerçek bir satış işlemiyle dışarıya gitmemesi için yatırım amaçlı olarak aldığını, alım gücü bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, kayıt maliki olmayan davalı ... hakkında husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine; davalılar ... ve ... hakkında temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu mirasbırakan ...’in 25.05.2012 tarihinde ölümü üzerine davacı oğlu ..., davalı kızları ... ve ... ile dava dışı kızları ... ..., ... ve dava dışı eşi ...’ın mirasçı kaldıkları, davalı ...’nin ise davalı ...’in eşi olduğu, dava konusu ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 07.07.1998 tarihinde dava dışı kızı ...’ya, onun da 14.08.2006 tarihinde davalı ...’ye, onun da 11.01.2008 tarihinde tekrar dava dışı ...’ya, onun da 10.09.2008 tarihinde tekrar davalı ...’ye, onun da 17.01.2014 tarihinde davalı ...’e satış yolu ile temlik ettikleri, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 07.07.1998 tarihinde davalı kızı ...’e, dava konusu ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 07.07.1998 tarihinde davalı kızı ...’e, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 02.05.1996 tarihinde davalı kızı ...’e satış yolu ile temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
    Somut olaya gelince; davacı yanın tanık deliline dayanmadığı, davalı tanığı olarak dinlenen kardeşler ... ile ...’in ise işlemin gerçek bir satış olduğunu ifade ettikleri, dosyadaki diğer delillerle de muvazaanın varlığına dair somut bir olgunun ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davalılar ... ve ... yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalılar ... ve ...’ın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi