20. Hukuk Dairesi 2016/5574 E. , 2018/1379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ...kasabası, ... mevkiinde bulunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, fen bilirkişinin 01.11.2005 havale tarihli raporunda (A) ile gösterilen 3871,39 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm ... tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/02/2011 gün ve 2011/37 E. - 1100 K. sayılı bozma kararında; “mahkemece, usul ve kanuna uygun biçimde araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile Medenî Kanunun 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından ilamda yazılı koşullar araştırılmalı, koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, klizimetre ile yapılacak ölçüm ve gizli memleket haritalarındaki yükselti eğrileri neticesinde doğal eğim tam olarak belirlenmeli, doğal eğimin %12"den fazla bulunması halinde ise çekişmeli taşınmazın çalılık olarak tescil harici bırakılması nedeniyle öncesinde üzerinde orman bitki örtüsü bulunan ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlerden olduğu kabul edilmeli, bu tür yerlerin 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşı kavramından ve 15/7/2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/p, 26/a-h ve j maddeleri gereğince orman sayılacağı, orman sayılan yerlerdeki zilyetlik neye ulaşırsa ulaşsın bir değeri olmadığı gibi suç teşkil edeceği gözönünde bulundurulmalı” denilmiştir.
Yargıtay bozma kararına uyulması sonrası yapılan yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam olunmuş, mahkemece Alanya ilçesi, ...köyü, ...kevkindeki 12/06/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu ekinde bulunan krokide (A) harfi ile gösterilen 3.822,06 m²"lik taşınmazın tarla vasfıyla davacıların Alanya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/357 E. - 2013/334 K. sayılı veraset ilâmında belirtilen miras hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2896 sayılı Kanuna göre 15.05.1987 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre yapılıp 25.05.1989 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Genel arazi kadastrosu işlemi 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi heyeti tarafından kesinleşmiş tahdit haritası, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına yükletilmesine 26/02/2018 günü oy birliği ile karar verildi.