11. Hukuk Dairesi 2016/13262 E. , 2018/478 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2015 tarih ve 2014/517-2015/1335 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili ve davalı ... tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin yazıcı teknolojileri ve toner dolum sektöründe faaliyet gösterdiğini ve müvekkili ...’in ise müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, davalılardan ...’nun aynı sektörde faaliyet gösteren diğer davalı şirketin ortağı ve çalışanı olduğunu, davalı ...’nun 23/01/2012 ve 24/01/2012 tarihlerinde davalı şirket adına müvekkili şirketin bayilerine e-posta göndererek müvekkillerini karalayan ve haksız rekabet niteliğinde bulunan asılsız küçük düşürücü beyanlarda bulunduğunu, bu sebeple davalı ... aleyhine ceza kovuşturması başlatıldığını, yapılan ceza kovuşturması neticesinde davalının haksız rekabet nedeniyle ceza aldığını ve kararın kesinleştiğini, davalıların bu eylemlerinin müvekkilleri aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun kesinleştiğini ileri sürerek davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerin menine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın 24/01/2012 tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili; dava hakkının zamanaşımına uğradığını, ceza davasına konu e-postaların diğer davalı ... tarafından gönderildiğini, ..."nun müvekkili şirketi temsil yetkisinin bulunmadığını ve eylemlerinin müvekkili şirketi bağlamayacağını, ayrıca her iki davacıya yönelik bir eylem olmadığını ve eylemlerin haksız rekabet kapsamında da kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, davalı Muhammet Muşlu’nun davalı şirket için çalıştığı, davalı Muhammet Muşlu’nun inkar edilmeyen eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği ve bu durumun ceza kovuşturması ile de sabit olduğu, şirket ortakları ve çalışanları ile şirket adına hareket edenlerin eylemleri sebebiyle davalı şirketin de sorumlu olduğu, davacının istediği tazminat miktarının davacı şirketin iş alanı ve potansiyeli itibariyle makul düzeyde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalılar tarafından gerçekleştirilen eylemin haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla davalıların işbu eylemleri sürdürmesinin men edilmesine ve haksız rekabet sebebiyle takdiren 3.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın 24/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili ve davalı ... temyiz etmiştir.
1- Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Mahkemece verilen karar, davalı ...’ya 28.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve karar davalı ... tarafından 31.05.2016 tarihinde temyiz edilmiş olup, süresinde değildir. Bu durumda, HUMK 432/4. maddesine göre, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında, Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4. maddesi uyarınca davalı ...’nun temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemece TBK’nin 50. maddesine göre takdir edilen maddi tazminatın herhalükarda TTK’nin 56. maddesine göre talep edilebilecek tazminat kapsamında bulunmasına ve fazlaya ilişkin haklar bakımından ileride bir dava açıldığı takdirde mahkemece gerçek zararın belirlenmesinin mümkün bulunmasına göre, davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...’nun temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 409,86 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan müteselsilen alınmasına, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.