3. Hukuk Dairesi 2020/5468 E. , 2021/3808 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı;... İcra Müdürlüğünün 2012/270 esas sayılı dosyası ve ... 2.İcra Müdürlüğünün 2012/3595 esas sayılı dosyalarında davalı tarafından aleyhine takip başlatıldığını, davalının 22/06/2012 tarihli kendi imzasını taşıyan ibranameden de anlaşıldığı üzere alacağının tamamını tahsil ettiğini, ibranamede tüm ferileri ile birlikte borcu ödediğini belirttiğini, bu ibranameye rağmen davalının maaşı üzerindeki haczi kaldırmadığını, 22/06/2012 tarihinden sonra da maaşından kesintilerin devam ettiğini ileri sürerek; davalıya borcu olmadığının tespiti ile 22/06/2012 tarihinden itibaren yapılan kesintilerin ticari faizi ile iadesine, ayrıca davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; imzasını taşıyan bir ibranamenin kesinlikle davacıya verilmediğini, imzaya itiraz ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 29/01/2015 tarihli karar; davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 04.04.2016 tarihli ve 2015/26556 Esas- 2016/9453 Karar sayılı ilamıyla; hüküm altına alınan miktarın hüküm fıkrasında gösterilmediği, hükmün bu haliyle infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kabulü ile davacının davalıya borcu olmadığının tespitine, 22/06/2012 ibraname tarihinden itibaren davacıdan alınan ana para ve faiz kesintilerinin toplamı olan 24.069,12 TL"nin ve 1.356 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen 07/06/2016 tarihli karar, davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/06/2019 tarihli ve 2016/23566 Esas- 2019/7739 Karar sayılı ilamıyla; davacının talebinden fazlasına karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 6.870 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda; tefhim edilen kısa kararda, davanın kabulü ile davacının davalıya borcu olmadığının tespitine, 6.780 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine karşın gerekçeli kararda 6.870 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmek suretiyle; kısa karar ile gerekçe arasında çelişki yaratılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, zuhulen yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün fıkrasının (11) nolu bendinde yer alan "6.870 TL" ibaresinin çıkartılarak yerine "6.780 TL" ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.