9. Ceza Dairesi 2020/4022 E. , 2020/843 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak
Hüküm : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında tefecilik yapmak ve 5464 sayılı Yasaya aykırılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan incelemede;
Sanığın işlediği iddia edilen tefecilik yapmak ve 5464 sayılı kanuna aykırılık suçlarının; 5237 sayılı TCK"nın 241/1. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli zamanaşımına tabi olduğu, son suç tarihi olan, sanığın ortaklıktan çıktığı 15/05/2008 tarihi ile temyiz inceleme günü arasında zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2-Sanık ... hakkında tefecilik yapmak ve 5464 sayılı Yasaya aykırılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli, 2014/118 Esas ve 2016/208 sayılı kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, keza TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun, kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini
zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; UYAP sisteminde yapılan sorgulamada, sanık hakkında aynı suçtan Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/303 Esas sırasında kayıtlı kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi sonrasında suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi durumunda ise ayrı ayrı ceza verilmesi,
2- Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, vergi incelemesi raporu kapsamında beyanları bulunan ancak mahkemece dinlenmemiş kredi kartından çekim yaptırdığı belirlenen tanıkların suçun zarar göreni sıfatıyla beyanlarının alınması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında tefecilik yapmak ve 5464 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından mahkumiyet kararları verilmiş ise de; sanığın tefecilik suretiyle kazanç sağlamaya yönelik kastı ve atılı suçlara ilişkin eylemlerin korudukları hukuki yararlar dikkate alındığında, alacağını teminatlı hale getirmeye yönelik fiiller de dahil hukuksal anlamda fiilin sadece tefecilik suçuna vücut vereceği gözetilmeden iki ayrı suçtan hüküm tesis edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık ... temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 07/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.