3. Hukuk Dairesi 2021/1646 E. , 2021/3806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen istirdat ve itirazın iptali davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; istirdat davasının kabulüne, birleşen itirazın iptali davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı/birleşen dava davacısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; asıl davada, davalı tarafça hakkında kaçak elektrik işlemi yapıldığını, bu kapsamda 24.120 TL kaçak elektrik bedelinin yasal faiziyle ödenmesinin talep edildiğini, miktara yönelik tespit yaptırdığını, rapora göre olması gereken 2.143 TL’yi yatırdığını, bakiye 21.977 TL’nin haksız olduğunu belirterek; kaçak elektrik faturasından dolayı 23.000 TL borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 20/11/2015 tarihli celsede, fazla ödenen 5.500 TL"nin istirdadı ile menfi tespit davası olarak açtıkları davayı ödenen miktarı geri almak bakımından” ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı davanın reddini istemiş, birleşen davada ise; davacı/birleşen davada davalı hakkında kaçak elektrik tahakkuku nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptalini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı kurumun yönetmelik hükümlerine uygun olarak tahakkuk ettireceği kaçak elektrik tüketim bedelini davacıdan talep etme hakkının bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının 10.499,78 TL asıl alacak ve 392,09 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.891,87 TL borçlu olduğu, söz konusu borcun davacı tarafça ödendiği gerekçesiyle, asıl davada; dava konusu edilen 12.108,13 TL borcunun bulunmadığının tespiti ve istirdata yönelik talebinin kabulüne, fazla ödenen 5.500 TL bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Dairece verilen 27/09/2018 tarihli ve 2018/5193 Esas 2018/9160 Karar sayılı ilamıyla; (1) numaralı bent ile tarafların sair temyiz itirazlarının reddedildikten sonra (2) numaralı bendinde; birleşen davaya konu icra takibinin toplam 25.902,76 TL üzerinden başlatıldığı, itirazın iptali davasının ise 24.805,64 TL değer üzerinden harçlandırılarak açıldığı, mahkemece ödenmesi gereken borcun 10.891,87 TL olarak tespit edildiği, bu kapsamda davalı ... şirketinin haklı olduğu miktar belirlendiğinden, davacı/birleşen davada davalı tarafından yapılan ödemeler dikkate alınarak icra dosyasındaki haklı olduğu yargılama giderleri de tespit edilerek, davacının ödeme yapması gereken miktar nispetinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, bakiye kısım yönünden ise davalı ... şirketinin talebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerektiği ayrıca; davalı-birleşen davada davacı ... şirketinin haklı olduğu kaçak elektrik bedeli, icra yargılama giderlerinin belirlenmesinin ardından davacı/birleşen davada davalı tarafın ıslah beyanı doğrultusunda istirdadını talep edebileceği bedelin belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, davanın menfi tespite yönelik talebinin istirdada dönüştürüldüğü dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl dava yönünden davacının ıslahla istirdata dönüşen davasının kabulü ile taleple bağlı kalınarak 5.500 TL"nin davalı /birleşen davada davacı kurumdan alınmasına, birleşen dava yönünden 19/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 10.891,87 TL asıl alacak hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 12.108,13 TL miktar açısından asıl davada borç bulunmadığı tespit edildiğinden davalı/birleşen davacı kurumun bu yöndeki itirazının iptali talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı/birleşen davada davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulü kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda, mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; bozma ilamında açıkça; davadan sonra yapılan ödemelerin borcu tamamen sona erdirip erdirmeyeceğine göre kararın değişkenlik arzedeceğini, buna göre davadan sonra icra dosyasındaki kapak hesabını da kapsayacak şekilde (icra harç, faiz, masraf, icra vekalet ücreti) borcun ödenmesi halinde “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulacağı belirtilmiştir.
Bu bilgiler ışığında dosyanın incelenmesinde; Zile İcra Dairesinin 2007/348 Esas sayılı icra takibinin 25/04/2019 hesap tarihli yazısında; 10.891,87 TL kesinleşen miktar, 247,25 TL tahsil harcı, 13,10 TL başvurma harcı, 1.307,02 TL vekalet ücreti, 15.928,96 TL faiz, 133,50 TL masraf olmak üzere toplam 28.521,70 TL alacak miktarı hesaplandığı, 16.654 TL"nin ödendiği bakiye 11.867,70 TL borç miktarının kaldığı belirtilmiştir.
Hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda ise; 10.891,87 TL kesinleşen miktar, 247,25 TL tahsil harcı, 13,10 TL başvurma harcı, 54,45 TL başvurma harcı, 2.20 TL vekalet suret harcı, 4 TL tebligat posta pulu, 5 TL dosya göml. ve basılı evrak, 1.633,87 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 12.851,66 TL alacak miktarı hesaplandığı, 19.765 TL ödendiği davacının icra dosyası ile ilgili olarak 6.913,34 TL fazla ödeme yaptığı tespit edilmiş, bilirkişi ek raporuna davalı/birleşen davada davacı tarafça itiraz edilmesine rağmen itirazı değerlendirilmeksizin karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; davaya konu icra dosyasındaki 25/04/2019 tarihli kapak hesabı ile hükme esas alınan ek raporda belirtilen hesabın birbirinden farklı olduğu, alacak kalemlerinden bir kısmının farklı hesaplandığı, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda faizin hesaplanmadığı görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtilen hususlarda konusunda uzman bilirkişiden, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların iddia ve savunmalarını karşılar nitelikte rapor alınarak, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı/birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.