1. Hukuk Dairesi 2018/3092 E. , 2019/3533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ALACAK
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tecsil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen karara karşı birleştirilen davada davacı vekili ile asıl davada davalılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, asıl davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olmadığında süreden reddine, birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasdan reddine, asıl davada karar ve ilam harcına ilişkin hüküm fıkrası yönünden kararın kısmen kaldırılarak asıl davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davalılar vekili ile birleştirilen davada davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava, ticari işeltmenin devri nedeniyle genel muvazaaya dayalı alacak isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü davalı oğlu ... ile ...’den olma torunu ...’e 1/2’şer payla satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescile; birleştirilen davada ise davacı, mirasbırakan ...’nin sahibi olduğu ... adlı işletmeyi davalı ...’in muvazaalı olarak devraldığını ve şu anda ... San. Ve Tic. Ltd. Şti. olarak işletmeye devam ettiğini, davalının 22 yıldır haksız kazanç elde ettiğini ileri sürerek, miras payına karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalılar, mirasbırakanın tüm mirasçılarının rızalarını aldıktan sonra taşınmazın devredildiğini, mal kaçırma kastının bulunmadığını belirtmişler; birleştirilen davada davalı, ... isimli işletmenin 1984 yılında kendisi tarafından kurulduğunu, sigorta primlerinin ödenmesi için mirasbırakanın vergi mükellefi yapıldığını, ...-... unvanlı firmayı ise 1992 tarihinde kendisinin kurduğunu, murise ait firmayı devralmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen karara karşı birleştirilen davada davacı vekili ile asıl davada davalılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, asıl davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olmadığından süreden reddine, birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas reddine, asıl davada karar ve ilam harcına ilişkin hüküm fıkrası yönünden kararın kısmen kaldırılarak asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümü 13.04.2012 tarihinde 1/2’şer payla davalı oğlu ... ile ...’den olma torunu ...’e satış suretiyle devrettiği, 1935 doğumlu murisin 04.06.2013 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak tarafların kaldıkları, başkaca mirasçının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleştirilen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle hükmün birleştirilen dava bakımından ONANMASINA,
Asıl davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 345. maddesinde; “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır." aynı Kanunun, 92/2. maddesinde; “Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, süre bu ayın son günü tatil saatinde biter.” 93. maddesinde; ‘”Resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter.” 104 maddesinde; “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek kalmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzamış sayılır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesinin 20.04.2017 tarihli gerekçeli kararının asıl davada davalılar vekiline 25.08.2017 tarihinde tebliğ edildiği, bu durumda sürenin bitiminin adli tatil içinde değil adli tatil dışındaki bir tarihe (08.09.2017) denk geldiği, davalılar vekilinin de temyiz dilekçesini 08.09.2017 tarihinde verdiği, du durumda istinaf dilekçesinin süresinde olduğunda kuşku yoktur.
Hal böyle olunca, asıl dava yönünden davalıların istinaf isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla bu hususta bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile asıl davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Asıl davada davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının asıl dava yönünden BOZULMASINA, HMK"nın 373/2 maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.