Esas No: 2021/1751
Karar No: 2022/1395
Karar Tarihi: 14.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1751 Esas 2022/1395 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1751 E. , 2022/1395 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1751
Karar No : 2022/1395
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2019/13760, K:2021/1996 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/03/2019 tarih ve 30702 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin ikinci fıkrasının ve 7. maddesinin sekizinci fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2019/13760, K:2021/1996 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin ikinci fıkrası yönünden;
Jeoloji mühendislerinin eğitim alanları binanın yapım aşamasından önceki yapının yerleştirileceği alanın yapısı ve yapının yapımına uygun olup olmadığını inceleme sürecine ilişkin olduğundan yapının yapımı ile ilgili alanlarda görev almaları ve şantiye şefi olarak belirlenmelerinin uygun bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinin sekizinci fıkrası yönünden;
Zemin ve temel etütlerinin, temel tasarımı ile zemin temel-yapı etkileşiminin irdelenmesinde kullanılacak zemin özellikleri ve zemin parametrelerinin tayini için yapı alanı ve çevresinde zemin ve yeraltı suyu ile ilgili verilerin toplanması amacıyla arazide ve laboratuarda yapılacak gözlem, inceleme ve deneyler ile gerekirse sondaja dayalı çok disiplinli etütler olduğu, bunlara ilişkin raporların jeoloji mühendislerince hazırlanmasının doğal olduğu,
Ancak dava konusu Yönetmeliğin, yapı ruhsatı almak için yapılan başvuruya eklenmesi zorunlu olan jeoteknik raporu, hazırlayıcı bir işlem olarak kabul ederek, temel sisteminin bu rapora uygunluğunu öngördüğü, yapı ruhsatı için başvuru yapılırken jeoteknik rapor bulunacağından bu rapora göre hazırlanan yapı statiği, yapı hesabı ve projenin denetimi gibi mühendislik hizmeti ağırlıkta olan işlerde inşaat mühendislerine görev verilmesinde, jeoloji mühendislerinin şantiye şefi olarak kabul edilmemesinde hukuka ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, dava konusu Yönetmelik hükmünün inşaat mühendislerinin bulundurulmasını zorunlu kılmakla birlikte, jeoloji mühendislerinin görev almasını da engellemediği, Yönetmelik hükmünde yer verilen işlerde jeoloji mühendislerinin de yer alabileceğinin anlaşıldığı,
Bu durumda, yapı ruhsatının alınmasından sonraki aşama olan yapının inşasında şantiye şefi olarak özellikle inşaat mühendislerinin görevlendirilmesine ilişkin hükümde hukuka aykırılık bulunmadığı,
gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, jeoloji mühendislerinin mesleki konularının binanın yapım aşamasından önceki aşamaları kapsadığının varsayıldığı, yapı üretim sürecinin güvenli yapılaşmayı yaratabilmesinin ön koşulunun, yapının etüt, planlama, tasarım, inşa, izleme ve kontrol süreçlerinin doğru tanımlanması ve bu sürece katılan birçok meslek disiplininin ortak bir amaç için sürece etkin katılımının sağlanması ile mümkün olduğu, bu süreçte birçok görevi bulunan jeoloji mühendislerinin de şantiye şefi olabilmesi gerektiği, iki yıllık yüksekokul mezunu teknikerlerin bile şantiye şefi olabilmesine imkan sağlandığı halde, jeoloji mühendislerinin şantiye şefi olarak Yönetmelik'te yer almamasının ciddi bir eksiklik olduğu, ayrıca Yönetmeliğin dava konusu 7. maddesinin sekizinci fıkrasında sayılan çoğu iş doğrudan jeoloji mühendisliği hizmet alanı içinde yer aldığı halde bu teknik hizmetlerin gereği gibi yerine getirilip getirilmediğinin yönetiminin münhasıran inşaat mühendislerine bırakılamayacağı, eksik incelemeye dayalı olarak, hukuksal ve bilimsel açısından hatalı değerlendirmelere dayanan Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması",
sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2019/13760, K:2021/1996 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 14/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.