Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7978
Karar No: 2018/6986
Karar Tarihi: 14.11.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/7978 Esas 2018/6986 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2016/7978 E.  ,  2018/6986 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Asıl davada davacı ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 14/09/2006 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi, birleşen davada davacı ... vekili tarafından davalı ... aleyhine 22/10/2007 tarihinde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 11/12/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi ... ve ... vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre asıl dava davalısı, birleşen dava davacısı ..."ın birleşen davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Asıl dava davacısı ..."ın temyiz itirazlarına gelince;
    Asıl dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ile kararın yayınlanması, birleşen dava ise kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Asıl davada davacı, davalılardan ..."ın internet sitesi üzerinden yayın yapan ... adlı haber ajansının ve ... Yayın Yapım Reklam Ajansının sahibi olduğunu, davalılardan ... tarafından ... adlı internet sitesi üzerinden uydurma ve asılsız iddialara dayalı olarak sürekli yayın yapıldığını, 27-28 Temmuz 2005, 02-03-04-05-08 Ağustos 2005 ve 21 Ağustos 2006 tarihli asılsız haberlerle basının haber verme, düşünceyi yayma, kamuoyunu aydınlatma ilkesine tamamen aykırı davranıldığını ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek oluşan manevi zararın tazminini ve kararın yayınlanmasını talep etmiştir.
    Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu haberlerin tamamen basın özgürlüğü kapsamında kaldığı, haberlerin verildiği andaki beliriş biçimine uygun olduğu ve kişilik haklarına saldırının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    a)Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3.maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
    Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda,basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Somut olayda, 21/08/2006 tarihli "THY"de İç Hesaplaşma" başlıklı yazı dışında kalan dava konusu diğer haberlerde, davacının işlediği iddia edilen suç hakkında zincirleme şekilde haberler yapıldığı, haberlerin kimden geldiği açıklanmayan e-postalara dayandırıldığı, bu e-postalar dışında iddianın doğruluğuna dair bilgi ve belge sunulmadığı, dosya kapsamı itibarıyla dava konusu haberlerin görünür gerçekliğe uygun olmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Şu durumda, asıl davada davalılardan ... aleyhine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
    b)Dosya kapsamından, davalılardan ... Yayın Yapım Reklam Ajansının tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun kapsamında sorumluluğunun bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Şu durumda, mahkemece öncelikle anılan davalının tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, tüzel kişiliğinin varlığının tespit edilmesi halinde de 5651 sayılı Kanun gereğince sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Karar açıklanan nedenle de bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2-a ve b) bentlerinde açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden BOZULMASINA, birleşen davada davacı ..."ın birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 14/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.




    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi