1. Hukuk Dairesi 2016/10096 E. , 2019/3516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacılar, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlardaki kendilerine ait paylar ile mirasbırakanları ...’den intikal eden payların satış suretiyle davalılar temlik edilmiş olarak göründüğünü, ..., ... ve ...’nın devir tarihinden önce öldüklerini, satıcı ...’nın da tapuda herhangi bir işlem yapmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile eski tapu kayıtlarının ihyasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, süresinde davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; 06.08.2004 tarih ve 363 yevmiye numaralı resmi senet ile ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlardaki ... ve ...’nın tüm paylarını ... ve ...’ya, ..., ... ve ...’nın da bir kısım paylarını ... ve ...’ya temlik ettikleri, bir kısım paylarını da uhdelerinde bıraktıkları, ...’nun 15.12.2004, ...’nin 29.05.2017, ...’nün 15.10.2005, ...’nun 08.06.2016, ...’nın 21.10.2011 tarihinde öldüğü, dosyada yer alan veraset ilamına göre ...’nün ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nın kaldığı kayden sabittir.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda; çekişme konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile eski tapu kayıtlarının ihyasına karar verilmesi istenildiği halde, ... mirasçılarından ..., ... ve ...’in davada yer almadığı dikkate alındığında usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle davaya katılmayan ...’nün diğer mirasçılarının olurlarının alınması ya da TMK"nun 640. maddesi uyarınca Şükrü’nün terekesi için terekeye temsilci tayin ettirilerek temsilci huzuru ile davanın görülmesi, diğer ölenlerin de veraset ilamlarının temin edilmesi ile taraf teşkilinin eksiksiz olarak sağlanmasından sonra işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların değinilen nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.