Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2021/8254
Karar No: 2022/2533
Karar Tarihi: 14.04.2022

Danıştay 4. Daire 2021/8254 Esas 2022/2533 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2021/8254 E.  ,  2022/2533 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2021/8254
    Karar No : 2022/2533

    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- …
    VEKİLİ : Av. …
    2- …
    İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, iş akdinin 2014/Eylül döneminde sona erdirilmesi üzerine, kendisine ödenen kıdem tazminatı, işsizlik, işe başlatmama ve iş güvencesi tazminatından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen gelir (stopaj) vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ve tahsil edilen tutarın iadesi istemiyle dava açılmıştır.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; Mahkemelerince yapılan ara kararı ile davacıdan ve işveren şirketten dava konusu ödemelerin mahiyetinin sorulduğu, bu tutarlar üzerinden yapılan gelir (stopaj) kesintilerini gösteren bilgi ve belgelerin istenildiği, sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacıya ek ödeme, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve maaş ödemesi yapıldığının görüldüğü; dava konusu işlemin, ek ödeme üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisine ilişkin kısmında, çalışma ilişkisini sona erdiren işveren tarafından davacıya yasal bir zorunluluk olmaksızın yapılan ödemenin ücret niteliğinde olmaması ve 193 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 25. maddesi uyarınca gelir vergisinden müstesna tutulması karşısında söz konusu ek ödemeden gelir vergisi tevkifatı yapılması açık bir vergilendirme hatası olduğundan, hukuka uyarlık bulunmadığı; dava konusu işlemin, brüt 48.481,68 TL kıdem tazminatı üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisine ilişkin kısmında, davacının kıdem tazminatı yıllık tavan tutardan yapılan hesaplamayla 31.381,21 TL kıdem tazminatına hak kazandığı, bu tutar üzerinden sadece yasal olarak kesilmesi gereken damga vergisinin hesaplanarak kesildiği, hesap çizelgesinde brüt olarak gösterilen 48.481,68 TL'lik tutar üzerinden hesaplanan verginin ise işveren şirket tarafından üstlenildiği, yani davacının kıdem tazminatı hakedişinden gelir vergisi kesintisi yapılmadığı, bu anlamda davacı aleyhine tesis edilmiş bir işlem bulunmadığı görüldüğünden, davacının kıdem tazminatına ilişkin talebinin incelenmeksizin reddi gerektiği; dava konusu işlemin, ihbar tazminatı, Eylül ayı maaşı ve yıllık izin ücreti üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisine ilişkin kısmında, söz konusu ödemeler ücret niteliğinde olduğundan, hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, kısmen incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, kıdem tazminatının istisna haddini aşmayan kısmından gelir vergisi kesintisi yapılmasının hukuka aykırı olduğu, vekille temsil edilmeyen davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Mahkemesi kararının aleyhe kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, ikale sözleşmesine istinaden yapılan ücret niteliğindeki ödemeler üzerinden kesilen gelir vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Mahkemesi kararının aleyhe kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    DAVACININ SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
    DAVALININ SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Vergi Mahkemesi kararının, vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması, diğer kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Davacının, kararın, dava konusu işlemin, 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre hak kazanılan 31.381,21 TL kıdem tazminatı üzerinden tahsil edildiği belirtilen gelir (stopaj) vergisine ilişkin kısmına dair temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, temyize konu edinilen kararın bu kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
    Davacının ve davalı idarenin, kararın, dava konusu işlemin; ek ödeme, kıdem tazminatı ödemesinin 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre hak kazanılan azami tutarı aşan kısmı, ihbar tazminatı, Eylül ayı maaşı ve yıllık izin ücreti üzerinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen gelir (stopaj) vergisine ilişkin kısmına dair hüküm fıkralarına yönelik temyiz istemleri yönünden;
    İşçi ile işverenin kendi aralarında bir anlaşma yapma yoluna giderek aralarındaki iş ilişkisini sonlandırmaları uygulamada ikale sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. İkale sözleşmesine ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu'nda ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda herhangi bir düzenleme yer almamakta, bu sözleşme türüne ilişkin uygulama daha çok Yargıtay tarafından verilen kararlarla şekillenmektedir.
    İkale sözleşmesi yapılırken, işçi ile işverenin anlaşarak ve özgürce belirleyecekleri koşullar çerçevesinde iş ilişkisini sonlandırmaları amaçlanmakta olup, sözleşmeye istinaden, işçi, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı talebinde bulunmaması, iş güvencesi kapsamında olsa bile işe iade davası açmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatından ve çalışılmayan döneme ilişkin ücret ve diğer haklarından vazgeçmesi karşılığında kayıplarını telafi edecek bir ödemenin yapılmasını sağlamakta; işveren ise, işçiye yaptığı ödeme sayesinde, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, işe başlatmama tazminatı ve çalışılmayan döneme ilişkin ücret ve diğer hakları ödeme yükümlülüğünden ve işe iade davası açılması yükünden kurtulmaktadır.
    193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiş; 2. maddesinde gelire giren kazanç ve iratların, ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olduğu tadat edilmiş; 25. maddesinde de, gelir vergisinden müstesna olan tazminat ve yardımlar sayılmış, söz konusu maddenin 1.fıkrasının 1. bendinin olay tarihindeki halinde ise; ölüm, sakatlık hastalık (Değişik ibare:16/06/2009-5904 S.K./1.madde) ve işsizlik sebepleriyle (işe başlatmama tazminatı dahil) verilen tazminat ve yapılan yardımların gelir vergisinden müstesna olduğu açıklanmıştır.
    Aynı Kanunun 61. maddesinin 1. fıkrasında, ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu; 2. fıkrasında, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği; 3. fıkrasının (2) numaralı bendinde, evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatlerin ücret sayılacağı düzenlenmiş, ayrıca, Kanunun 94. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde de, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104. maddelere göre tevkifat yapılacağı kurala bağlanmıştır.
    Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesinde, vergi hatasının, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olduğu belirtilmiş, 117. maddesinde, hesap hatalarının; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olması olduğu, 118. maddesinde de vergilendirme hatalarının; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata, vergilendirme veya muafiyet döneminde hata olduğu tahdidi olarak sayılmak suretiyle düzenlenmiş; 118. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde, mevzuda hata, açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlandıktan sonra, 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, 124. maddesinde ise, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri hükümlerine yer verilmiştir.
    Buna göre, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak, hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yoluna başvurulmak suretiyle dava konusu edilebilmesi mümkündür. Aksi takdirde, her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi söz konusu olur ki, bunun da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma sürelerine ilişkin 7. maddesinin düzenlenme amacına uygun düşmeyeceği tartışmasızdır.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, çalışanlara ücret, ödenek, tazminat veya başka adlar altında yapılan ödemelerin ücret olduğu, yapılan ödemelerin olay tarihi itibariyle ancak 4857 sayılı İş Kanunu'nda tanımlanan tazminatlardan biri veya mahkeme kararına dayalı işe iade edilmeme tazminatı olması halinde gelir vergisinden müstesna tutulabileceği; bu haliyle davacıya "ek ödeme, kıdem tazminatı ödemesinin 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre hak kazanılan azami tutarı aşan kısmı, ihbar tazminatı, Eylül ayı maaşı ve yıllık izin ücreti" adı altında yapılan ödemelerin ücret niteliği taşıdığı ve uyuşmazlığa konu durumun hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu açık olup, dolayısıyla davacı tarafından ileri sürülen iddialar ancak ilgili vergi kesintisine karşı süresi içerisinde açılacak bir davada dikkate alınabilecektir.
    Bu durumda, hukuki ihtilaf niteliğindeki dava konusu uyuşmazlığın vergi hatası kapsamında değerlendirilmesi ve düzeltme şikayet başvurusuna konu edilebilmesi mümkün olmadığından, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle verilen temyize konu kararın, dava konusu işlemin ek ödeme üzerinden kesilen gelir vergisine dair kısmı yönünden davanın kabulüne ilişkin hüküm fıkrasında hukuka uygunluk; kıdem tazminatı ödemesinin 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre hak kazanılan azami tutarı aşan kısmı, ihbar tazminatı, Eylül ayı maaşı ve yıllık izin ücreti üzerinden kesilen gelir vergisine dair kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
    Bu itibarla, yukarıda açıklanan gerekçeyle, belirtilen kısımlara ilişkin, davalı idarenin temyiz başvurusunun kabulü, davacının temyiz başvurusunun ise reddi gerekmektedir.
    Davacının vekalet ücretine ilişkin temyiz istemine gelince;
    Mahkemece yeniden verilecek kararda, vekalet ücreti yönünden de yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.


    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu işlemin 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre hak kazanılan … TL kıdem tazminatı üzerinden tahsil edildiği belirtilen gelir (stopaj) vergisine ilişkin kısmına dair hüküm fıkrasının ONANMASINA, kıdem tazminatı ödemesinin 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre hak kazanılan azami tutarı aşan kısmı, ihbar tazminatı, Eylül ayı maaşı ve yıllık izin ücreti üzerinden kesilen gelir(stopaj) vergisine ilişkin kısmına dair hüküm fıkrasının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
    3. Mahkeme kararının, dava konusu işlemin, ek ödeme üzerinden kesilen gelir(stopaj) vergisine ilişkin kısmının iptaline ve bu ödeme üzerinden yapılan kesintinin iadesine dair hüküm fıkrası ile vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
    4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
    5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



    (X) KARŞI OY :
    Davalı idarenin temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu işlemin ek ödeme üzerinden kesilen gelir(stopaj) vergisine ilişkin kısmının iptaline ve bu ödeme üzerinden yapılan kesintinin iadesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile kararın buna ilişkin kısmının onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının bu kısmına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi