10. Hukuk Dairesi 2019/1567 E. , 2020/515 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davanın yasal dayanağı olan, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu"nun 129. maddesinde; “Vazifeleri içinde veya dışında her hangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir. Dava sonunda para tazminatı da alınırsa bundan kovuşturma için yapılan masraflarla birlikte emekli, adi malüllük, dul ve yetim aylıkları bağlanan hallerde bu aylıkların beş yıllığı; (Toptan ödeme) yapılan hallerde de bunların toplamının yarısı Sandıkça alınarak, varsa, geri kalanı ilgililere ödenir. Sebep olanlar iştirakçi ise ve bunlara bu kanuna göre Sandıklarca her hangi adla olursa olsun ödeme yapılacaksa istihkakları dava sonuna kadar hükmolunacak tazminata karşılık olmak üzere ödenmez” hükmü yer almaktadır. Anılan maddenin 2. fıkrasında, paylaşımın ne şekilde gerçekleşeceği öngörüldüğüne göre, 1. fıkranın incelenmesinde ise, anılan fıkrada; “Vazifeleri içinde veya dışında her hangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir.” denildiğinden, Kurumun, Emekli Sandığının iştirakçisinin uğradığı zarar nedeniyle iştirakçisi veya hak sahipleri adına dava açmaya kanundan dolayı yetkili olduğu şüphesizdir. İnceleme konusu davada, vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen gelirin tahsili talebiyle dava açılmış, bozmadan sonra alınan hesap raporunda; Her hak sahibi yönünden gerçek zarar hesabı yapıldığı, bulunan gerçek zarar miktarlarının Kurum tarafından hak sahiplerine ödenen aylık miktarları ile karşılaştırıldığı ve aylık miktarlarının daha düşük olduğunun tespit edilmesi üzerine, Kurumca yapılan aylık miktarlarının esas alındığı görülmektedir. Mahkemece bozma ilamına yanlış anlam verilerek hatalı değerlendirme yapılmış, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Gerçek zarar miktarlarının Kurum tarafından ödenen aylık miktarları ile karşılaştırılması hatalıdır. Ayrıca Kurum uhdesinde kalan miktardan daha fazlasını hak sahiplerine ödeyeceğinden, hak sahiplerinin alması gereken tazminat miktarının tamamını talep etme hakkı vardır. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden sigortalının hak sahipleri tarafından zarar verenlere karşı açılmış tazminat davasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hâkime aittir. Somut olayda, Emekli Sandığı"nın iştirakçisinin vefat etmesi nedeniyle Kurumun zarar verenlere yönelttiği dava destekten yoksun kalma tazminatı davası niteliğinde bulunmakta olup, davanın yasal dayanağı olan 5434 sayılı Yasa"nın 129. maddesine göre davacı Kurumun bu davayı açmaya yetkisi vardır. Ayrıca bu dava sonucu tazminat alınırsa ne kadarının rücu hakkı kapsamında Sandık tarafından alınacağı da maddenin 2. fıkrasında öngörülmüştür.
Bu nedenle; Mahkemece genel hükümlere göre bir hesaplama yapılarak her hak sahibi yönünden gerçek zarar hesabı yapılmalı, elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.