Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/27251
Karar No: 2018/23749
Karar Tarihi: 20.12.2018

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/27251 Esas 2018/23749 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/27251 E.  ,  2018/23749 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    YARGITAY KARARI
    A) Davacı isteminin özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 09/03/2014-01/10/2014 ve 20/08/2008-19/03/2015 tarihleri arasında kepçe operatörü olarka çalıştığını, son ücretinin aylık net 1.600,00 TL olduğunu, yol ve yemek yardımı bulunduğunu, 10/11/2012-28/12/2012 ve 07/01/2013-25/02/2013 tarihleri arasında ücretsiz izne çıkardıklarını ve sonrasında iş olmadığı gerekçesi ile işten çıkarıldığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
    B)Davalı cevabının özeti:
    Davalı... Şirketi vekili, diğer davalı ile aralarında asıl-alt işveren ilişkisi olmadığını, Büyükşehir Belediyesinin iştiraki olan müvekkili şirketin çevre ve atık yönetimi hizmetlerini yürüttüğünü ve geri kazanım tesisi içerisinde bulunan granül ünitesini hasılat paylaşımı sureti ile işletmesi amacı ile ... ile sözleşme yaptıklarını ve bunun kira akdi mahiyetinde olduğu için kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davacının ... ile ... Çevre Tek. Tmz.Ltd Şti"nin oluşturduğu adi ortaklık işverenliğinde 20/08/2008 tarihinde çalışmaya başladığını, adi ortaklığın bünyesinde 31/03/2010 tarihine kadar çalıştığını, 06/04/2010 tarihinden sonrası için müvekkili ile diğer davalı idare arasında yeniden yapılan sözleşme nedeni ile davacının tekrar işe alındığını, 31/12/2012 tarihinde sözleşme sona erecek olacağı için işyerinin 20/10/2012 tarihinde tadilata alındığını ve davacının bu sebeple işten çıkarıldığını, 12/11/2012 tarihli ibraneme bulunduğunu ve kendisine 19/11/2012 tarihinde 2.000 TL ödediklerini, 28/12/2012-07/01/2013 tarihleri arasında çalışması olmadığını, davalı idare ile 25/02/2013 tarihinde yeni bir sözleşme imzaladıklarını, davacının aynı tarihte tekrar işe alındığını, 18/03/2013 tarihinde mazeret bildirmeden işyerini terkettiği için 19/03/2013 tarihinde akdin haklı nedenle fesih edildiğini ve Kasım 2012 ayı itibari ile 807,45 TL olduğunu, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
    Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı ..."ün önceleri dava dışı ... Çevre Tek. Tmz.Ltd Şti ile oluşturduğu adi ortaklık ve sonrasında ise kişisel olarak diğer davalı ile sözleşme yaptığı, bu sözleşmeler kapsamında geri kazanım tesisi içinde bulunan ayıklama bandı ve granül ünitesinin işletilmesinin kararlaştırıldığı, davacının bu işyerinde kepçe operatörü olarak çalıştığı, buna karşılık hizmet süresi, ücret rakamı, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, her iki davalının davacıya karşı birlikte ve-veya ayrı ayrı sorumlu olup olmadıkları, akdin sona erme şekline göre davacının kıdem ve ihbar tazmimatı talep etmesinin mümkün olup olmadığı ve diğer işçilik alacaklarının varlığı konusunun ihtilaflı olduğu, davalı... Şirketi"ne husumet yöneltilemeyeceğine dair savunmanın dayanağı ancak ihale makamı olması halinde mümkün olduğu, ancak bizzat savunmadan dahi ihale makamı olmadığı çok açık bulunduğu, bunun dışında davalı ... ile diğer davalı... arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı bir hukuki ilişki veya birlikte işverenlik olduğu veya geçerli bir asıl-alt işveren olduğunu söylemenin mümkün olduğu, her 3 halde de davacıya karşı sorumlulukları bulunduğu, bu nedenle ayrıca değerlendirme ve tartışma yapılmasına gerek bulunmadığı, en azından geçerli bir asıl alt işveren olduğunu kabul etmek gerektiği, davalı ..."ün son alt işveren olarak feshe bağlı hakların tamamından ve tüm hizmet süresi itibari ile sorumlu olduğu gibi diğer alacak kalemleri yönünden de işyeri devri söz konusu olduğu için adi ortaklık dönemi de dahil tüm hizmet süresi itibari ile sorumlu olduğu, bu nedenle adi ortaklık ile ilgili bir işlem yapılmasına gerek görülmediği, davalı... Şirketi"nin asıl işveren olarak feshe bağlı olanlar dahil tüm işçilik alacaklarından dolayı tüm hizmet süresi itibari ile davacıya karşı sorumlu olduğu, iş bitimi akdin kıdem ve-veya ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek bir sona erme şekli değil, aksine ödenmesini gerektirecek bir sona erme şekli olduğu, davalının savunmasının doğru olduğu ve iş bittiği için akdin sona erdiği kabul edilse dahi kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerekeceğinden bu konuda da daha uzun değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, davacının ilk dönem çalışması ile ilgili bir talebi bulunmadığı, ikinci dönem çalışmasının 20/08/2008-10/11/2012 ve 25/02/2013-19/03/2013 tarihleri arasında olduğu, ilk dönem çalışmasının idare ile yapılan sözleşmenin sona ermesi nedeni ile bittiği, davalının kabulündedir.12/11/2012 öncesi dönemine ilişkin ibranamenin Türk Borçlar Kanunu"nun 420. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığından geçerli kabul edilmesi mümkün olmamakla birlikte, ödendiği kabul edilen 2.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte mahsup edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, ikinci dönem çalışmanın işyerini terketmek sureti ile sona erdiğine dair davalı savunmasına itibar etmenin mümkün olmadığı, bu savunmanın ispatlanamadığı, davalı işveren davacının 18"inde işyerini terkettiğini ve 19"uda bu sebeple işten çıkarıldığını beyan ettiği, bu sona erme şeklinin doğru olduğu kabul edilse bile ardı ardına iki gün ve mazeretsiz olarak işe devamsızlık nedeni ile haklı fesih edebilme koşullarını gerçekleşmediği, davacının son ücretinin 1.600,00 TL olduğunu iddia ettiği, davalının ise 807,45 TL olduğunu savunduğu, davacı tanıklarının iddiayı doğrular şekilde beyanda bulunduğu, ücret bordroları savunmayı doğruladığı, emsal ücret yazı cevabında davacının emsali bir kişinin alabileceği ücret 2.300,00 TL olarak bildirildiği, banka maaş hesap özetine göre 2012 Ekim ayı maaşı 2.040,00 TL ve Kasım ayı maaşı olarak 2.000,00 TL yatırıldığı, kepçe operatörü olan bir kişinin asgari ücret düzeyinde bir ücret ile çalışması hayatın olağan akışına ve iş yaşamının bilinen gerçeklerine uygun olmadığı, toplanan tüm delillerle bilrikte değerlendirildiğinde davacının ücretrinin aylık net 1.600,00 TL olduğu iddiasının ispatlandığı kanaatine varıldığı, fazla mesai yapıldığı ve genel tatil günlerinde çalışıldığı iddiasını davacının ispatlaması gerektiği, davalı işyerinde davacı ile birlikte çalıştığı anlaşılan davacı tanıklarının iddiayı doğrulayan ve yemin altında verdikleri beyanları nedeniyle fazla mesai yapıldığı ve genel tatil günlerinde çalışıldığı iddiasının ispatlandığı, yıllık izin talep formları ile davacının yıllık izinlerini kullandığı ve ücretini talep edebileceği kullanmadığı izni kalmadığı, hak kazanılan ücretlerin ödendiğine dair belge ibraz edilememesi nedeniyle davacının ücret alacağı olduğunu kabul etmek gerektiği, özetlenen safahata ve açıklanan gerekçelere göre davacının 20/08/2008-10/11/2012 ve 25/02/2013-19/03/2013 tarihleri arasında davalı... Şirketi"nin asıl ve diğer davalı ..."ün alt işverenliğinde kepçe operatörü olarak hizmet akdi ile çalıştığı, son ücretinin aylık net 1.600,00 TL olduğu, her iki dönem çalışmasının tazminat ödenmesini gerektirecek şekilde sona erdiği, Mahkeme görüş ve kabulüne uygun 01/09/2014 tarihli kök ve 05/01/2015 tarihli ek raporda yapılan hesaba göre ve fazla mesai ile ulusal bayram genel tatil ücreti yönünden takdiren % 30 indirim yapıldığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
    D)Temyiz:
    Karar süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalı... Şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    E)Gerekçe:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Çalışma olgusunu işçi ispatlamalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde davacı vekili, davacının 04.03.2004 tarihinden itibaren davalı asıl işverene ait Eyük-Işıklar Köyündaki geri dönüşüm tesisinde kepçe operatörü olarak çalışmaya başladığını, bu çalışmasının 09.03.2004-01.10.2004 ve 20.08.2008-19.03.2013 tarihleri arasında olmak üzere iki dönem şeklinde olduğunu, iş sözleşmesinin en son 19.03.2013 tarihinde davalılar tarafından sona erdirildiğini, davalıların 10.11.2012 tarihi itibarıyla tesisin bakıma girdiğini belirterek davacı ve diğer iş arkadaşlarını ücretsiz izne çıkardığını, ancak davacıdan habersiz sigorta çıkışını da aynı tarih itibarıyla yaptıklarını, sonra 28.12.2012-07.01.2013 tarihleri arasında davacının çalıştırıldığını 07.01.2013-25.02.2013 tarihleri arasında yeniden ücretsiz izne çıkarıldığını, 25.02.2013 -19.03.2013 tarihleri arasında tekrar çağrılarak çalıştırıldığını, 19.03.2013 günü davacıyı yanına çağırarak iş olmadığından artık kendisini çalıştıramayacaklarını bildirdiğini, tazminatlarının banka hesabına yatırılacağını söylediklerini ileri sürmüştür.
    09/03/2004-01/10/2004 ve 28/12/2012-07/01/2013 tarihleri arasında davacının hizmet döküm cetvelinde çalıştığı görünen işyerlerinin ... belgeleri dosyada bulunmamaktadır. Davacı asıl bizzat durumaya celbedilerek davacı asıldan, taraf vekillerinden bu işyerlerine dair açıklama alınmalı, ...’ndan bu işyerlerine dair belgeler celbedilmeli, bu işyerine ilişkin ...’ndan "kiralama", "işletme" ve sair adlar altında yapılan sözleşmeler var ise celbedilmelidir. Davalı... Şirketi’nden, davacının iddia ettiği bu 2 dönemde sözleşmeler ile davalı... Şirketi’nden iş alan taşeronlar / firmalar sorulmalı, o döneme ait davalı... Şirketi’nden başka işverenler ile yaptığı sözleşmelerin gönderilmesi istenmeli, gerekli olduğunun anlaşılması halinde sair yerlerden diğer belgeler de celbedilmeli, gerekirse taraf tanıkları da bu konuda yeniden dinlenmeli, bu 2 dönemin davalılar ile ilgisi ve ve davalıların mesul oldukları hizmet süresine dahil edilip edilmeyeceği her 2 davalı bakımından ayrı ayrı irdelenerek sonuca gidilmeli, ulaşılan sonuçtan dava konusu alacakların nasıl etkilendiği de her bir talep kalemi için ayrı ayrı ele alınmalıdır.
    Ayrıce, her ne kadar bilirkişi raporunda davacının ileri sürdüğü önceki dönemdeki feshe dair yeter delil sunmadığı yönünde bir yorum var ise de feshin işveren tarafından ispatlanması gerektiği gözetilmelidir.

    3-Yıllık izin ücreti bakımından,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
    içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
    Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
    “Hüküm
    MADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
    (2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
    321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
    Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
    Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
    Hükmün tefhimi sırasında HMK.nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    HMK.’un 298/2 (HUMK. nun 382) maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır.
    Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratır ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararı gereğince bozma nedenidir.
    Somut uyuşmazlıkta, yıllık izin ücreti talebinin kısa kararda kabul, gerekçeli kararın hükmünde reddedilerek kısa karar gerekçeli karar çelişkisi yaratılması hatalıdır.
    4-Yıllık izin ücreti bakımından, davacı vekili, yıllık izin formlarının yıllık izin kullanımını ispatlamadığı yönünde temyiz gerekçesi ileri sürmüştür.
    Bordrolarda, yıllık izin formlarında yer alan günler yıllık ücretli izin olarak gösterilmemiştir.
    Davacı asıl bizzat celbedilerek bu yılık izin formları kendisine Mahkeme tarafından gösterilmeli, açıklamasına göre sonuca gidilmelidir.
    5-Yıllık izin ücreti bakımından, Mahkeme kısa kararında yıllık izin talep formlarının geçerli olduğundan hareketle bilirkişi raporunda hesaplanan miktara hükmetmiş, gerekçeli kararın gerekçesinde ise davacının yıllık izin talep formları ile yıllık izinlerini kullandığı, kullanmadığı yıllık izni kalmadığı gerekçesi ile yıllık izin ücreti talebini gerekçeli kararın hüküm fıkrasında reddetmiştir.
    Oysa, yıllık izin formları geçerli kabul edilmiş olsa dahi davacının kabul edilen tüm hizmet süresini kapsayan yıllık ücretli izin hakkının tamamının kullanıldığı bu formlar ile ispatlanamamaktadır.
    Açıklanan nedenle, davacının yıllık izin ücreti talebinin gerekçeli kararda reddi, kabule göre, hatalıdır.
    SONUÇ:
    Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi