Esas No: 2022/1158
Karar No: 2022/2059
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/1158 Esas 2022/2059 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2022/1158 E. , 2022/2059 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada İstanbul 19. Asliye Ticaret ile İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemeleri'nce ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kredi kartı borcu nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, bankalarca kredi kartı hamillerine karşı açılan davaların 5464 sayılı Kanun’un 43. ve 5411 sayılı Kanun’un 142/1 maddesinde kalan istisnalar dışında genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ise, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44. maddesine göre kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1. maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesine göre asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağı, anılan yasa hükümleri gereği, davacı bankanın kredi kartı hamiline karşı açtığı davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Görev hususundaki ihtilafın çözümü için, mülga 4077 sayılı Kanunla 5464, 6102 ve 6502 sayılı Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Banka kredi kartları, 4077 sayılı mülga Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a 14/03/2003 tarihinde 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A maddesi ile tüketici ilişkisi kapsamına alınmıştır. Kanunda, kart hamili ve kartı veren kurum ayrımı yapılmadığından, bu tarihten sonra kredi kartlarından kaynaklanan davalarda, 4077 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca tüketici mahkemeleri görevli hale gelmiştir.
01/03/2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinde ise, 4077 sayılı yasadaki düzenlemeden farklı olarak davayı açanın sıfatına göre değişen bir görev düzenlemesine gidilmiştir.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinin birinci fıkrası, "tüketici olan kart hamili" tarafından açılacak davalarda 4077 sayılı Kanun’un 22 ve 23. maddelerinin uygulanacağı ve dolayısı ile tüketici mahkemelerinin görevli olacağı açıklanmışken; ikinci fıkrada, "kart çıkaran kuruluşlar" tarafından kart hamili aleyhine açılacak davalar yönünden 1086 sayılı HUMK'un (6100 sayılı HMK'nın 447/2. maddesinde, başka kanunların HUMK'a yaptığı atıfların HMK'ya yapılmış sayılacağı belirtildiğinden 01/10/2011 tarihinden itibaren bu atıf HMK olarak anlaşılmalıdır) görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Diğer taraftan, gerek 44/1. maddenin metninden ve gerekse de aynı Kanun’un 43. maddesinden, "tacir" olan kart hamilleri ile kart çıkaran kuruluşlar arasındaki ihtilafların Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olduğu ve asliye ticaret mahkemelerinin görevli bulunduğu anlaşılmaktadır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesi, malvarlığı haklarından kaynaklanan davalar yönünden, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri arasında dava konusunun değerine bağlı görev ayrımı kaldırarak, bu tür davalarda, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
13/01/2011 tarihinde kabul edilen ancak 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde ticari davaların genel tanımı yapılarak "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" davaların ticari dava olduğu belirtilirken, devam eden fıkrasında, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılacak işler arasında "bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve diğer ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde" öngörülen hususlardan kaynaklanan davalar da sayılmıştır. Kanunun 5. maddesi ise ticari davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu hükmünü amirdir. Kanun yürürlüğe girmeden, 6335 sayılı Kanun ile 5. maddede değişiklik yapılmış ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, "iş bölümü" ilişkisi olmaktan çıkarılıp, "görev" ilişkisine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Ancak, 6335 sayılı Kanunla 6102 sayılı TTK'ya eklenen Geçici-10. madde, görev düzenlemesinin derdest davaları etkilemeyeceğini hükme bağlamıştır.
07/11/2013 tarihinde kabul edilip, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-(k) maddesinde tüketici, "ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler" olarak tarif edilmiş, 3/1-(l) maddesinde ise "bankacılık" sözleşmeleri de tüketici işlemleri" arasında sayılmıştır. Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş; 83/2. maddesinde ise "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi 6502 sayılı Kanun’da, "kart hamili/kartı veren kuruluş" ayrımı yeniden ortadan kaldırılarak, kredi kartından kaynaklanan uyuşmazlıklarda (kart hamilinin tacir olması hali hariç) görevli mahkemenin, dava açanın sıfatına bakılmaksızın tüketici mahkemeleri olacağı benimsenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, yasaların yürürlük tarihiyle bağıntılı olmaksızın, kart hamilinin de tacir olduğu durumlarda, kart veren kuruluş ile tacir olan kart hamili arasındaki davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olacağı tartışmasızdır.
Kart hamilinin "Tüketici" sayıldığı durumlara gelince;
1. 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, dava açanın sıfatına (kart hamili ya da kartı veren kuruluş olup olmamasına) bakılmaksızın tüketici mahkemeleridir.
2. 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğünden (28/05/2014) önce açılan davalarda ise;
(a) 5464 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden (01/03/2006) önce açılan davalarda görevli mahkeme, dava açanın sıfatına bakılmaksızın tüketici mahkemesidir.
(b) 5464 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden (01/03/2006) sonra açılan davalarda;
i. Tüketici olan kart hamilinin, kart veren kuruluşa karşı açtığı davalarda görevli mahkeme, 5464 sayılı Kanun’un 44/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemesidir.
ii. Kartı veren kuruluş tarafından, tüketici sıfatını haiz kart hamiline karşı açılan davalarda, 5464 sayılı Kanun’un 44/2. maddesi uyarınca, dava değerine göre sulh hukuk ya da asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak dava, 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra (01/10/2011 tarihinden sonra) açılmışsa, Kanunun 2. maddesi uyarınca görevli mahkeme, dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Diğer taraftan dava, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 6335 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmeden önce, asliye ticaret mahkemesine açılmış ve taraflarca iş bölümü itirazında bulunulmamışsa, ortada "görev uyuşmazlığı" bulunmadığından bu davaya asliye ticaret mahkemesince devam edilmesi gerekecektir.
Somut olaya gelince; dava, kredi kartını veren kuruluş tarafından 03/01/2014 tarihinde (6502 sayılı Kanun’un yürürlüğünden önce, 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonra), tüketici olan kart hamiline karşı açılmıştır. Bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davada, 6102 sayılı TTK'nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca asliye ticaret mahkemelerinin görevli bulunduğu düşünülebilirse de, yukarıda açıklandığı üzere, özel kanun olan 5464 sayılı Kanun’un 44/2 ve 43. maddelerinin açık hükümleri karşısında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 14/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.