14. Hukuk Dairesi 2017/3876 E. , 2018/2855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.04.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 20.03.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların miras bırakanı ..."dan intikal etmiş olan on adet taşınmazdaki ortaklığın aynen taksim suretiyle; mümkün olmadığı takdirde ise satış suretiyle giderilmesini istemiş ise de, davacı, 24.10.2013 tarihinde yapılan keşif esnasında dava konusu 187 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden açmış olduğu davayı takipsiz bıraktığını beyan etmiş, davacı vekili 02.10.2013 tarihli celsede taşınmazlardaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesi taleplerinin bulunmadığını belirterek ortaklığın aynen taksim ya da ivaz ilavesi suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, 159 ada 9 parsel sayılı taşınmazın davacıya miras yoluyla intikal ettiğinden bu taşınmazdaki payını davacıya bedelsiz devretmeyi kabul ettiğini diğer taraftan dava konusu sekiz adet taşınmaz yönünden ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiştir.
Mahkemece, 8 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına, 5 parsel sayılı taşınmazın aynen taksimi suretiyle ortaklığının giderilmesine, taraflara ortak murislerinden intikal eden 9, 57 ve 4 parsel sayılı taşınmazların davacı adına tescili, 16, 1, 4, 6,19 parsel sayılı taşınmazların davalı adına tescili suretiyle ortaklığının giderilmesine dair verilen kararın, Dairemizin 20.11.2014 tarih, 2014/8778 Esas - 13158 Karar sayılı ilamı ile "...mahkemece, 603,28 m2 yüzölçümlü, kargir ev ve arsa vasfındaki 5 parsel sayılı taşınmazın iki parçaya ayrılmak suretiyle aynen taksimine karar verilmiş ise de taksim projesi onay makamına gönderilmek suretiyle görüş alınmamıştır.
Ayrıca, miras yoluyla ortak murislerinden intikal eden taşınmazların taksimi hususunda taraflarca bir anlaşma sağlanıp sağlanamayacağı, anlaşma sağlanamaması halinde kura çekileceği gözetilmeksizin payların taşınmazların değerine göre re"sen özgülenmesi de doğru görülmemiş," gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, keşif masraflarının davacı tarafça, süresinde yatırılmadığından HMK"nın 114. maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Öte yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesine göre; “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini gözönünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır…”; 650. maddesinde ise; “Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar. Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur"a çekilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere hakim, miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırma yapabilir.
Kanun koyucunun bu hükmü getirmekteki amacı öncelikle aynen paylaştırma isteyen mirasçılar arasındaki paylaşma konusundaki ihtilafın en uygun biçimde çözümlenmesi ve taşınmazların değerleri arasında fark bulunması halinde, gereğinde farkı para ödetmek yoluyla, denkleştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca payların özgülenmesinde mirasçıların anlaşması asıl olup, anlaşamazlarsa kura çekilecektir.
Bu yolla aynen paylaştırmayı gerçekleştirme olanağı olan mahkemenin mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi açıklanan yasal düzenlemelere de aykırıdır.
Ancak, anılan bu hususlar önceki bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemez. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve buna göre bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; çekişme konusu taşımazların miras bırakan ... adına tapuda kayıtlı bulunduğu, davacının miras payının 1/4, davalının miras payının ise 3/4 olduğu, ne var ki mahkemece tarafların miras payları gözetilmeksizin sekiz adet çekişmeli taşınmazın kura çekimi sonucu dörder adet olarak taraflara aidiyeti cihetine gidildiği, davacı vekilinin davacıya isabet eden ikinci taşınmazın kurası çekildikten sonra müvekkilinin miras payına düşen kısmı belirlendiğinden diğer taşınmazlar için kura çekilmeyerek davalı üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bozma ilamında belirtildiği gibi öncelikle tarafların miras payları gözetilerek ve yine tarafların anlaşıp anlaşamadığı hususlar tespit edilip ona göre işlem yapılması gerekirken anılan bu hususlar üzerinde durulmaması doğru değildir. Öte yandan; mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra davacıya keşif giderlerini yatırması için usulüne uygun olarak kesin süre verilmediği (keşfin gerektirdiği giderler açıkca belirtilerek, yatırılmaması halinde doğuracağı hukuki sonuçların ayrıntılı olarak ihtar edilmediği) gibi; keşif giderinin delil ikamesi için alınacak avans olduğu ve dava şartı olan gider avansı içinde yer almadığı; bu bağlamda usulüne uygun olarak keşif giderlerinin yatırılmaması durumunda davacının bu delilden vazgeçmiş sayılacağı ve dosya kapsamına göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde keşif giderinin yatırılmaması dava şartı kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmiş olması da doğru görülmemiş; hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.