17. Hukuk Dairesi 2016/6820 E. , 2019/2613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 05/09/2000 tarihinde meydana gelen kazada müvekkillerden ...’ın kocası ...’ün babası, ...’ün dedesi olan ...’ın vefat ettiğini,... ın 3/8 oranında diğer davalı ...’nun 5/8 oranında kusurlu kabul edildiğini, merhum ...’ın ...’ta kurulu ... Dokumaları Üretim ve Pazarlama Kooperatifi’nin yönetim kurulu başkanı ve müdürü olarak çalıştığını, kazancı ile eşi ... ve dul kızı ... ile kaza tarihinde 16 yaşında olan torunu ... ile diğer torunu 8 yaşında olan ...’e bakmakta olduğunu, vefatı sebebiyle eşinin, dul kızının ve iki torununun müteveffanın desteğinden mahrum kaldıklarını, bu vefat nedeniyle elem ve kedere maruz kaldıklarını belirterek, davalıların kusur durumu dikkate alınarak ... için 3.000,00 TL manevi, ... için 3.000,00 TL manevi, torunu ... için 3.000,00 TL manevi, kaza tarihinde 16 yaşında olup halen reşit bulunan torunu ... için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL manevi tazminat ile ... için 8.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı,... için 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, ... için 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, ... için 4.000,00 TL olmak üzere toplam 22.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacıların murisi ...’ın sigorta emeklisi olduğunu, emekli maaşı aldığını, varlıklı bir kişi olduğunu, davacı ...’ın ... El Dokumaları Üretim ve Pazarlama Kooperatifi’nin üyesi olduğunu, halı dokuyarak para kazandığını, ayrıca eşinden emekli maaşı aldığını, 3 katlı evinin bulunduğunu, bankada yüksek miktarda maddi varlığa sahip olduğunu, diğer davacı ...’ün ise halen sekreter olarak çalıştığını, bakım ve desteğe muhtaç olmayan bir kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacılar ..., ..., ... yönünden maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı ...’ün maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 2.771,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 05/09/2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı ... anaparanın 1.039,35 TL"sinden, davalı ... anaparanın 1.732,25 TL"sinden sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken alınarak bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davacı ... için, 3.000,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL, davacı ... için 1.000,00 TL, ... için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 7.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/09/2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme 05.01.2016 tarihli ek kararı ile “Davacı vekili 24.11.2015 tarihli temyiz dilekçesi ile 18.11.2014 tarih ve 2015/120 E 2014/355 K sayılı kararın bozulmasını talep etmiş, temyiz"de alınması gereken 167,00 TL temyiz peşin harcı ve 136,00 TL temyiz başvurma harcı giderlerinin tamamlattırılması için temyiz eden davacı vekili Av...."a muhtıra yazılmış ve muhtırada adı geçen davalı vekiline 08.12.2015 tarihinde usulune uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak HMK"un 343,349 maddesi uyarınca verilen yedi günlük süre içinde yatırılması istenen 167,00 TL temyiz peşin harcı ve 136,00 TL temyiz başvurma harç giderlerinin süresinde yatırılmadığı anlaşıldığından, HMK"un 343,349 maddeleri uyarınca kararın temyiz edilmemiş sayılmasına” karar verilmiş, hüküm, 16.03.2016 tarihinde davacılar vekilinin bizzat kendisine tebliğ edilmiş, davacılar vekilince ek karar temyiz edilmemiştir. Bu durumda davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı 1.890,00 TL olup, davacılar ... ve ... yönü ile hükmedilen manevi tazminat miktarı 1.000,00’er TL olduğundan karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz istemlerinin davacılar ... ve ... yönü ile hükmedilen manevi tazminat miktarlarının kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve davacılar ... ile ... yönü ile hükmedilen manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
4-Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK"nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup "ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir" şeklinde hükme bağlanmıştır.
Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; "BK"nın 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür".
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı kişi, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, bakılanın ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir.
Amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar gödenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önce yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
O halde hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunum zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 3 sayılı kararının gerekçesinde de "Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu" hususu vurgulanmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin bu temel açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, dedesi ...’ın desteğinden yoksun kaldığı iddiasıyla torunu ... davacı olarak destek tazminatı talep etmiş olup, davacı ...’in kaza tarihinde özel bakımı gerektirecek derecede sakat veya iyileşmeyen bir hastalığın bulunmadığı, aksine davacı ...’in kaza tarihinde 16 yaşında olduğu, muristen geriye yüklü miktarda malvarlığı ve kira geliri kaldığı, ...’in babasının da trafik kazasında vefat ettiği ve diğer davacı, ...’in annesi ...’nın eşinin vefatından dolayı da belli bir gelire sahip olduğu, ...’in 05.04.2004 tarihinde Kadastro Müdürlüğünde mevsimlik işçi olarak çalışmaya başladığı, 2008 itibariyle daimi işçi olarak çalışmaya devam ettiği, aylık 600,00 TL gelir elde ettiği, 26.06.2005 tarihinde evlendiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar gereğince davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde destek tazminatına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz istemlerinin davacılar ... ve ... yönü ile hükmedilen manevi tazminat miktarının hüküm tarihi itibariyle kesin olması nedeni ile REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz istemlerinin reddine, (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalı ..."na geri verilmesine 07/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.