3. Hukuk Dairesi 2020/5352 E. , 2021/3804 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı belediyeden yapılan ihale sonucu 22.01.2004 tarihinde tapudan da devir almak suretiyle 462 m2 arsa vasıflı taşınmaz satın aldığını ancak aldıktan sonra taşınmaz üzerinde fuzuli işgal halinde olan dava dışı üçüncü şahsın idare mahkemesinde satışın iptaline yönelik dava açtığını ve kazandığını, bunun üzerine davalının da kendisine yönelik tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu davanında aleyhinde sonuçlandığını, buna ek olarak dokuz yılı aşkındır taşınmazı kullanamadığını, kendisine karşı açılan tapu iptal tescil davası nedeniyle de masraf yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek; ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkelerine göre belirlenecek değerinden şimdilik 97.500 TL ile diğer zararları için de şimdilik 500 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile taşınmazın rayiç değeri olan 545.977 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 500 TLlik masraf talebi yönünden davanın reddine, davacının ödenen ihale bedelinin iadesine yönelik olarak açmış olduğu alacak davasının kısmen kabulü ile 218.260 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına dair verilen karar tarafların temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 05.04.2017 tarihli ve 2015/11722 Esas-2017/3985 Karar sayılı ilamıyla; (1) numaralı bendinde davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, (2) numaralı bendinde mahkemece ıslah dilekçesi ve sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu göz önüne alınarak davacının rayiç değer talebi doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken güncellenmiş değer üzerinden hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile 483.399 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davaya konu taşınmazın keşif tarihi itibariyle arsa, bina, ağaçların rayiç değerinin toplamının 607.350 TL olduğu, ifanın imkansız hale geldiği 31.10.2011 tarih itibariyle rayiç değerinin Üfe, Tefe, altın, dolar, euro, memur ve net asgari ücret oranlarının ortalaması alınarak dava konusu taşınmazın bedelinin 483.399 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Rapor bu haliyle hükme elverişli değildir. Şöyle ki, ... Müdürlüğünün 18.10.2013 tarihli satış konulu yazısında davaya konu yere ilişkin muhdesat bedelinin belirlenmediği, 21.08.2003 tarihli kıymet takdir raporunda da dava konusu taşınmazın üzerinde 112 m2 ev ve muhtelif meyve ağaçlarının dava dışı ..."a ait olduğu ve tapu kaydının beyanlar hanesinde taşınmaz üzerinde bulunan evin dava dışı ... tarafından inşa edildiği belirtilmesine rağmen davacıya ödenmesi gereken bedele taşınmaz üzerinde bulunan ev ve ağaçların dahil edilmesi doğru olmadığı gibi davaya konu taşınmazın rayiç değeri belirlenirken emsal taşınmazlar ile davaya konu taşınmazın büyüklük ve çevre özellikleri nazara alınıp karşılaştırılması yapılarak rayiç değerin belirlenmediği anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; davacının ihale ile sadece dava konusu arsayı satın aldığı nazara alınarak davaya konu arsanın ifanın imkansız hale geldiği 31.10.2011 tarihteki rayiç değerinin hesaplanması için, bölgedeki emsal olabilecek taşınmazlardan ifanın imkansız hale geldiği tarihe yakın dönemlerde satış akdine konu edilenlerin belirlenerek akit tablolarının getirtilmesi; bunun yanında, belediye vb. kuruluşlardan yörede yapılan taşınmaz satışlarıyla ilgili araştırma yapılması ve sonrasında bilirkişi aracılığıyla emsal taşınmazlar ile davaya konu taşınmazın büyüklük ve çevre özellikleri de nazara alınarak karşılaştırılmasının yapılması; yaygın ve herkesin kabul edebileceği rayiç değer belirlenmek suretiyle rapor sonucunda belirlenen taşınmazın değerinin, mahkemece hükmedilen miktardan daha az olması durumunda raporda belirlenen rayiç değere, yüksek olması durumunda ise (aleyhe hüküm verme yasağı gözetilerek) 483.399 TL"ye hükmedilmesi gerektiği dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, hüküm sermaye elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmaya gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm HUMK"nın 428.maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.